İnsanlar arasında küfürlü konuşma tarzı oldukça yaygın. Gerek
farklı toplumlardaki örneklerden gerek kendi toplumumuzun içinde karşılaştığımız
örneklerden anlıyoruz ki, küfürlü konuşma, insanlık için oldukça sıradanlaştı.
Kendi aralarında küfürlü konuşup, ‘’aman hanımlar var onların yanında küfür
etmeyelim’’ tayfası gibi, sadece kendi hemcinsi olunca daha rahat
hissettiklerinden herhalde, kadınlar arasında da bu durum var. Hanımların
yanında küfür etmeyince, kendi ortamında küfürlü konuşmak ahlaken kabul
edilebilir bir şey olmadığı gibi; kadınlar da erkek arkadaşlarının ya da
ailelerinin yanında nezaketli olmayı ahlaken yeterli görse de, Kuran’a göre
yeterli değil.
Kadının küfürlü konuşması daha iticidir gibi bir yorum
yapmayacağım. Benim ahlak anlayışım Allah’ın getirdiği ahlak yasasıdır, eğer
Kuran bir konu hakkında tüm müminleri uyarıyorsa, takva derecesi de cinsiyete
göre belirlenmediğine göre, o şey kötüyse kadın veya erkek fark etmiyor, aynı
çirkinliği sergiliyor demektir. Emirler bütün müminlere yönelik olduğuna göre,
‘’kadın dedikoduya daha düşkündür o yüzden o dedikodu yaparsa daha az günah
alır’’ gibi cinsiyete göre hafifletici unsurların Kuran’da yeri olmadığından,
sakınmak cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesi olduğundan; Kuran’a göre her
günah tuzağına cinsiyet fark etmez, herkes düşebildiğinden kimse kendisini
cinsiyetine göre normalleştirmesin. Ben hiçbir günah türünü hiçbir cinsiyetin
üzerine damgalamam, Kuran’dan böyle öğrendim.
Benim uyduğum ahlak yasasına göre -ki bunlar Allah’ın
yasalarıdır- sergilenen hiçbir çirkinliğin bahanesi olamaz. Dünya adı verilerek
kurulmuş bu yaşamın amacı; kötülüğe ayartan insanlara, zorluğa, sıkıntıya, kötü
durumlara rağmen, ahlaklı duruş sergileyenin kazanmasıdır. Bir başkası ya da
bir sıkıntı, Kuran’a göre ahlaksız davranış için bahane olamaz. Cehennem
başkaları yüzünden ayartılmış insanlarla dolu. Hatta bu konu öyle önemli ki,
üzerine apayrı bir başlık olarak konuşulmalı.
Küfürlü konuşmanın da pek çok sebebini saymak mümkün, arkadaş
ortamı ve internet ortamında alışkanlık ya da sıradanlık halini alması, filmler
gibi herhangi bir yayında olağan bir şekilde kullanılması; insanlarda normallik
algısı oluşturuyor olabilir. Elbette bunlar da bahane olamayacağı gibi,
mücadele edilmesi gereken unsurlar. Mümine düşense, başkalarının yozlaşmış
tavrına aldırış etmeden, onların boş amaçlarını sorgulamakla oyalanmadan,
kendisini düzgün tutmaya bakmaktır.
Çocukların dilinde tekerleme, yetişkinlerin dilinde virgül olmuş
kötü sözler içinse Allah şöyle buyuruyor:
Allah çirkin sözün
açıklanmasını sevmez. Zulme uğratılan kişi dışında. (Nisa Suresi, 148.ayet)
Görüldüğü gibi, Allah
çirkin(kötü) sözün açıklanmasını sevmez, buyruluyor. Devamında
da zulme uğratılan kişi dışında, diye belirtilmiş.
Görüldüğü gibi, Allah kesinlikle çirkin sözün açıklanmasını
sevmiyor. Film çekiyoruz diye küfürlü replikler doldurmamız, arkadaş ortamının
rahatlığı, keyfi yere anlatımımızda küfür kullanmak, hava yapmaya çalışma gibi
sebepler bahane değil. Ancak zulüm sonucu kötü sözler sarf etmemiz başka.
Allah öfkelerini yutarlar diyor müminler için (Bkz: Ali İmran
Suresi 134.ayet), zulüm gören müminlere kısas (kötülüğe aynı ile karşılık)
denilen bir izin de mevcut. Hoşumuza gitmeyen her şey bize karşı yapılmış bir
zulüm olmadığı gibi (sırada birinin önümüze geçmesi), gerçekten eziyet olarak
adlandırabileceğimiz zulümler yaşayan insanlar var. Tecavüz, işkence, cinayet,
savaş bu dünyada bir yığın pislik mevcut. Bunlarda da tepkimizi, masum konu ile
alakasız insanlara karşı değil, suçu işleyene karşı göstermemiz gerekir.
İslam’a göre ceza suçluya yapılır, suçlunun bir yakınına değil.
Allah’ın getirdiği buyruklardan biri de birbirimizle güzel konuşmamızdır.
Birbirimize güzel olanı söylemektir.
Kullarıma de ki: En güzel
olan neyse onu söylesinler. Çünkü, şeytan aralarına yamukluk sokar. Şeytan
insan için apaçık bir düşmandır. (İsra Suresi, 53.ayet)
Birbiri ile güzel konuşmayı bilmeyen çiftin arası bozulur,
dostluklar kötü konuşma yüzünden biter, aileler birbirinden soğur; insanlar
arasında çatışmalar çıkar. Birbirini seven insanlar, bir an birbirinden
hoşlanmamaya başlar. Tartışmaları kötü sözlerle baltalamak yerine, güzel sözler
daha doğru cümleler ile süslemeyi bilen insanların tartışması ertesi gün yapıcı
olur. Sorunlar çözülür ya da sorunlar tahammül edilir bir hal alır. En güzel
olanı söylemek; en olumlu bakış açıları ile birlikte olumlu çözümleri ve huzuru
getirir. Kötü sözler ancak insanları birbirinden uzaklaştırır. İnsanları,
genellikle sorunların varlığı birbirinden uzaklaştırmaz, sorunları çözüm
tarzları birbirinden uzaklaştırır. Genellikle de sorunlar, kötü sözler sarf
ederek büyür.
İnsanlarla güzel konuşun.
(Bakara Suresi, 83.ayet)
İnternette dini bir tartışmaya rastlayıp, okuyayım diyorum,
insanlar İslam hakkında öğüt verirken bile birbirine küfürler yazabiliyor.
Tebliğ yaparken küfürlü dil kullananlar da var. İsmini ağızlarından
düşürmedikleri Muhammed Peygamber din tebliğ ederken küfürlü bir dil mi
kullanıyordu acaba? Diğer Peygamberler de küfürlü bir konuşma tarzı ile mi
tebliğ yapıyorlardı? Küfürlü dil, insanlara kendileri küfür etse bile
duydukları öğüdün ciddiyetine zarar verir. Küfürlü olmasa bile, çirkin bir
konuşma tarzı da aynı şekilde bizim huşumuzu kırar.
Oysa Allah, Musa ve Harun Peygamberi, Firavuna gönderirken bile,
yumuşak sözle hitap etmelerini buyurmuş.
Ona, yumuşak sözle hitap
edin. Belki öğüt alır yahut huşu duyar. (Taha Suresi, 44.ayet)
Devamında da belki öğüt alır yahut huşu duyar demiş, demek ki
bizim inkarcılara bile nazik bir şekilde tebliğ yapmamız; insanların huşu
duymalarına, öğüt almalarına yardım edebilir. Biz tebliğlerimizde çirkin söz
kullanırsak ya da kaba bir şekilde konuşursak; bunu dinleyen hangi insanın
kalbi, nezaketli bir dilden dinlediği kadar huşu ile çarpabilir? Bu duruma, Ali
İmran Suresi’nin 159. Ayetinde de dikkat çekiliyor. Muhammed Peygamber’e
hitaben, O’nun çevresindekilere olan yumuşak tavrının, kaba olmamasının,
insanların çevresinden dağılmasını önlediği bildiriliyor.
Elbette din, ciddi bir konu olduğundan ciddi bir tavır
gösterilmesi olağandır. Hesap gününün ciddiyeti, Allah’ın zalimlerden alacağı
intikam, çirkin işler sergileyenler hakkındaki ayetler, cehennem gibi
konulardan bahsedilirken tabi ki bahsedilen konular gereği ciddi bir üslup
tarzı kullanılması olağan. Nezaketli konuşmak yani yumuşak bir tavır takınmak,
ciddi olmamak anlamına gelmez. Nitekim, Musa Peygamberin Firavun ile ciddi bir
konuşma yaptığını, gerektiğinde durumun ciddiyetini yüzüne vurduğunu,
gerçekleri yüze ciddiyetle vurmanın kabalık yapmak olmadığını görüyoruz.
Tüm bu emirler de bana bir kere daha gösteriyor ki, İslam
gerçekten en gerçekçi çözümleri sunan, detaylı, barışçıl, medeni, insanlar
arasında huzuru ve mutluluğu yakalatabilecek tek inanç sistemi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder