Bana bu zamana kadar gelen maillerin çoğu, çevresinde gerçek İslam’a
yönelmiş insanların olmayışından ötürü bazılarının motivasyon düşüşü yaşamasına
dair oldu. Bana artık böyle mailler atmayın demiyorum tabi. Gerçekten hepimiz
için sorun olabilecek bu durum hakkında bir iki kelam etmek istedim.
Gerçek İslam diyorum evet, ilk defa benim yazılarıma denk gelenler için
tekrar belirteyim, etrafımızda İslam adı altında aşılanmış gerçekte Kuran’daki
din ile, Peygamberlerin sünneti (İslam) ile alakası olmayan, oluşum nedeni Son
Peygamberimizin vefatından 200-300 sene sonra derlenmiş Kur’an ile açıkça
çelişen rivayetlere dayanan, bu iftiraları da çok akıllıca bir şekilde (!)
Peygamberin sahih sözleri diyerek pazarlayan şeytanın oyuna alet olmuş, çeşitli
kollara ayrılmış (ılımlısı, koyusu, yobazı, mezhebi, tarikatı) bir din
yaşanıyor.
Kur’an’da dinin tek kaynağının ve Peygamberin gerçek sünnetinin yalnızca
Kur’an olduğuna dair çok sayıda ayet var. İşte gerçek İslam dediğimiz İslam’a
sadece Kur’an’ın rehberliği ile erişebiliriz.
Konumuza dönelim, Allah, ayetlerinde müminlerle bir arada olmanın
avantajlarına dikkat çekmiş olmasına rağmen, bir yandan da tek başımıza kalsak
dahi bizi motive edecek ayetler indirmiş çok şükür. İnsanlar bazen, yalnız
hissettiklerinde (Allah olmasına rağmen kendileri ile yakınlık kurabilecekleri
kimseler olmadığında) güçsüz, ümitsiz, mutsuz olabiliyorlar dahası
motivasyonları da ciddi anlamda düşüşe geçebiliyor. Bu durum insanda takva
azalışına da sebep olabiliyor.
Müminlerle olmak, yakın bir mümin arkadaşımızın olması, mümin bir ailede
olmamız tabi ki lütufken; eğer ki insanlar içinde Allah’ın rehberini umursayan
tek kişi konumundaysak bu bizim otomatikman daha az takvalı olacağımız anlamına
da gelmiyor. Nasıl bir eş ile evli olduğumuz, eş seçimi gibi konular elbette
çok çok önemli ve hayatımızı çok etkileyen konular. Lakin tek başımıza da
olsak, gerçekte Allah her an bizimle ve Allah’ın izniyle O’nun örnek gösterdiği
takvada olabiliriz. Eşimizden dostumuzdan daha önemli ve öncelikli konumuz,
kafaya takmamız gereken, ahiretteki akıbetimiz.
İnternetten vs kendinize Kuran diyen arkadaşlar edinmeye çalışın gibi
öğütler vermeyeceğim burada, çünkü, internet alemi maalesef ki Kur’an demesine
rağmen birbirine çokça fitne verebilen, insanın moralini kırabilen, yeri
geldiğinde saygısız, yeri geldiğinde iç daraltan, fayda değil zarar verebilen
kimselerle de dolu. Münafık denebilecek çok tehlikeli bir grubun varlığını
Rabbimiz bildirdiği gibi, kıskançlık ve kibirden ötürü farklı uçlara gitmemize sebep
olabilecek ayrışan kimseler de var. Bu yüzden aslında öğüdüm hemen balıklama
arkadaş edinme çabasındansa en önce KENDİ BAŞINIZA dini anlamaya, akıl ve kalp
süzgecinden geçirmeye odaklı olmanız.
Tek başımıza yüzleşmek durumunda kaldığımız sınavlarda başarılı
olabileceğimizin örnekleri Kuran’da verilmiş. Meryem annemizin –Zekeriya
Peygamberin gözetiminde olmasına rağmen- hamilelik, çocuk sahibi olma ve
sonrasında kadın olarak aslında tek başına bu büyük zorlu süreçlerle yüzleşmek
durumunda kalması (bir kocası olmadan), benzer şekilde Yusuf Peygamberimizin
çocuklukta kuyuda yalnız kalmasıyla başlayan, hapse atılmasından ve hapiste
uzun bir süre kalması gibi tek başına geçirdiği sınavlar, pek çok Peygamberin
toplumu tarafından yalanlanması ve tek inanan kişi konumunda olmaları,
çevremizde İslam’a yönelen biri olmasa da örnek kullar olabileceğimizin
kanıtları.
Her sıkıntıda şunu hatırlatmaya çalışıyorum: Allah bize taşıyamayacağımız
bir yük yüklemediğini bildiriyor, bazen yüklerimiz daha yorucu daha zorlu olabiliyor;
ama hiçbiri üstesinden gelemeyeceğimiz şeyler de değil aslında… Sabretmek zorlu
bir iş olarak bildirildiği gibi, sabretmek, gerçekleştiremeyeceğimiz bir
davranış da değil. (Bkz: Bakara 286.ayet, Lokman 17.ayet)
Bu konuda düşündükçe öyle derin anlamlar çıkarabileceğimiz bir ayet de var
ki…
O da İbrahim Peygamberimiz hakkında “tek başına bir ümmetti” diye
Rabbimizin buyurmuş olması.
Sapık toplumu içinde İbrahim Peygamberimizin tek başına bir ümmetmiş gibi
mücadele etmesinden tutun da tek başına olmasına rağmen bir ümmet gibi tek
başınalığının karamsarlığına kapılmadan güçlü, motive, takvalı olduğunu
düşündüren bir ayet…
Muhakkak ki İbrahim, Allah’a hanif olarak yönelen bir ümmetti ve
müşriklerden olmadı… (Nahl Suresi, 120.ayet)
İşte, biz de aynen böyle olmalıyız.
Tek başımıza da olsak, Allah ile birlikteyiz ve tek başımıza koskoca bir
ümmetmiş gibi mücadele edebilir, takvada en üst zirvelere ulaşabiliriz.
Göklerin ve yerin egemenliği Allah'ındır. O diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır, ne de bir yardımcınız. (Tevbe Suresi, 116.ayet)
Göklerin ve yerin egemenliği Allah'ındır. O diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır, ne de bir yardımcınız. (Tevbe Suresi, 116.ayet)
Çevremizde müminler olsa bile, aslında tek dost ve tek yardımcımız Allah.
Sakınanlar birbirlerinin dostlarıdır buyurduğu gibi, bir yandan da aslında
kimse Allah gibi dost-yardımcı olamayacağından gerçekte tek dostun KENDİSİ
olduğunu bizlere bildirmiş…
Bu nedenle, çevremizde müminler olsa bile, Allah’ın tek dostumuz ve tek
yardımcımız olduğunu hatırlatan imtihanlarla sınanmaya da devam edeceğiz…
Allah kuluna kafi değil mi? (Zümer Suresi 36.ayet)
Allah dost olarak yeter, Allah yardımcı olarak yeter. (Nisa Suresi,
45.ayet)
Her gün huşu ile Allah’a sığınmak için çabalamaya, huşu ile ibadetlere
tutunmak için kendinizi zorlamaya devam edin inşallah. Zorlayın sözü
tuhafınıza gitmesin. Gerçekten de insanı eylemsizlik halinden çıkaran şey
zorlamak diye de tabir edebileceğimiz “ha gayret” diyerek kendi kendimizi motive
ederek efor göstermek…
Dilerim ki Allah, her birimizin karşısına şerli insanları değil, hayırlı
insanları çıkarır.
-Yakup Peygamberimizin, Yusuf Peygamber kaybolduğunda acı özlem dolu uzun yıllar süren bir süreç yaşaması gibi- Allah acı göstermesin, sevdiğimizi/sevdiklerimizi kaybedip tek başımıza
kalmak da çok çok zorlu imtihanlar, hatta benim gözümü en çok korkutan
imtihanlardan biri. Çünkü bir yandan da, sevdiğim diyebileceğimiz insanlarla
olmaya da muhtaçlık çeken canlılarız. Zaten dost edinmeye muhtaç olmayan bir
tek Allah’tır ve aslında biz Allah’ı dost edinerek yeterli olan tek dostu
edinmiş oluyoruz.
Bir de en önemli gerçek de şu, Allah’ın bizim için planlarını bilemeyiz.
Bazen tek olmamızda da bilemediğimiz hikmetler olabilir. Tek olmamız da büyük
imtihanlardan biri.
Bir şey hoşunuza gittiği halde sizin için kötü olabilir. Bir şey sizin için
hayırlı iken, siz onu sevmeyebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara
Suresi, 216.ayet)
Allah’ın bizim için planlarını bilemeyiz derken ne kastetmeye çalıştığımı
belki şu yazıda bulabilirsiniz: http://evrendepinar.blogspot.com.tr/2016/11/allah-milyonlarca-insan-icindeki.html
Bu yazının en önemli gerçeği, yalnız olmamamız, Allah ile her an beraber
olmamız.
Allah her koşulda hepimize, tüm
müminlere sabır versin inşallah… Her durumda Allah’a emanet.
ZEKERİYA PEYGAMBER Mİ?
Kur'an'da Zekeriya ismi ile geçen, takvası örnek gösterilen kişi Peygamberdir. Enam Suresi 84. ayet ve 89.ayetler arasında salih olan bazı kişilerin ismi sayılmaktadır, bu isimlerin içinde Zekeriya da vardır, kişilerin ismi sayıldıktan sonra 89.ayette bu kişilere Peygamberlik verildiği bildirilmiştir.
ZEKERİYA PEYGAMBER Mİ?
Kur'an'da Zekeriya ismi ile geçen, takvası örnek gösterilen kişi Peygamberdir. Enam Suresi 84. ayet ve 89.ayetler arasında salih olan bazı kişilerin ismi sayılmaktadır, bu isimlerin içinde Zekeriya da vardır, kişilerin ismi sayıldıktan sonra 89.ayette bu kişilere Peygamberlik verildiği bildirilmiştir.