BAZILARI KURAN’A KARŞI SAĞIR VE KÖRDÜR
Allah’a
küfür dolu bir insan, Kuran ayetlerine karşı sağırlaşmıştır. Kendi sağırlaşmayı
seçtiğinden ötürü de Allah buna onay vermiştir, dolayısıyla bizler Allah’ın
küfür dolu insanları Kuran’a karşı sağırlaştırdığını söyleriz. Çünkü inkarcı
kişi, kibir, inat ve gurur peşinde ısrar etmektedir. Bu ısrarını bir kenara
bırakıp, gerçeği kibirsizce anlamaya çalışanlara ise Allah yardım edecektir.
Her
şey Allah’ın dilemesi ile olur bu gerçek kimilerinin hoşuna gitmeyip “ne yani
bize de dilese biz de müslüman oluruz dilemiyor olmuyoruz bunda benim suçum ne”
diye düşünüyorlar. Oysa Allah, mesajlarını anlamak üzerine verdiği göz
aydınlığını ve bilgeliği rastgele/herkese dağıtmaz, iyi olma potansiyeli olana,
iyi olana, çaba gösterene bağışlar. Kur’an’a karşı gözün açılışından sonra
Allah yolunda çalışma gayreti ya da nankörlük kişiye kalmıştır.
Kuran’da
helak edilen ya da küfür içerisine terk edilen insanlar hakkında, neden – sonuç
cevapları vardır. Biz anlarız ki Allah zulmedici bir şekilde kimseyi öylesine
dibe itmez, kimseyi de öylesine inkarın içinde bırakmaz. İnsanlara düşen
hidayet sahibi olmak için, kendini düzeltmeye gayret etmektir. Tövbe ve
çirkinliklerden yüz çevirme imkanı bu yüzden vardır. Heva hevesinde ısrar
gösteren, kendi isteği ile yüz çevirene; Allah tabi ki doğru yolu
göstermeyecektir. Çünkü, doğru yolun zıttına gitmeyi seçen de kişinin
kendisidir.
Enfal
suresi 23. ayette inkarcı zihniyete Allah’ın Kuran’ı işittirseydim bile yüz
çevirirlerdi dediğini görüyoruz. Bu da gösteriyor ki, Allah onlara haksız yere
Kuran’a karşı mühür vurmuyor. Gene bu ayetten ancak kendilerinde hayır
olanların Kuran’ın mesajını gerçekten algılayabildiklerini de anlıyoruz.
Kur’an’ı
gerçekten takdir edip, onu işittiğinde ona karşı kayıtsız kalmayacaklara,
içinde hayır/hayırlı olma potansiyeli olana, Kur’an’ı işittirir:
Allah kendilerinde bir hayır
olduğunu bilseydi elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile mutlaka
yüz çevirip, döner giderlerdi.
(Enfal Suresi, 23.ayet)
Sonunda, verdikleri misakı
bozdukları için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. (Maide Suresi,
13.ayet)
Örneğin,
bu ayetten de okuduğumuz üzere, Rabbimiz bir kötülüğün karşılığı olarak
dilediklerinin kalplerini kaskatı yapıyor. Yani, kalbi kaskatı kesilenler için,
buna sebep olan şey gene bizzat kendi yaptıkları kötülükler.
KURAN
ANLAMAMIZ İÇİN KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR
Öyleyse
bizler, Kur’an’ı anlamak için, ilk önce ona karşı, küçümseyici bakmadan, inat
ve kibrimizi bir kenara bırakıp, heva ve heveslerimizde inat etmeden kendisine
yaklaşalım ki, Enfal Suresi 23.ayette bahsedilen insanlar gibi olmayalım.
Kuran,
kendisinden öğüt almak için tüm insanlara sesleniyor. Kuran üzerine düşünmek
için hepimizi çağırıyor. Hiçbir unvan ayırt etmeden.
Yemin olsun ki, biz size
ayetlerimizi bıraktık. Yok mu düşünüp öğüt alacak? (Kamer Suresi, 15.ayet)
Bakın
defalarca aynı ifadeyi Kamer Suresinde okuyoruz. Elbette Rabbimiz sözlerinin
tekrarını boş yere yazmadı, iyice kafamıza yerleşsin öyle ise;
Yemin olsun ki, biz, Kuran’ı ,
anlaşılması için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? (Kamer Suresi- 17, 22,
32, 40. ayetler)
Kuran’ın
mesajının insanlar tarafından anlaşılamayacağını, zor bir kitap olduğunu iddia
edenlere, Allah ne de güzel cevap vermiş, Kuran’ı anlamanız için
kolaylaştırdık, diye bildirmiş. Rabbimizin bu sözünün tersini iddia etmek,
“Kuran anlamamız için zor bir kitaptır” demek, haşa, Allah’ın sözünü
yalanlamaktır!
Lisedeyken
din öğretmenim bana şöyle söylemişti: “Kuranı okumak farz değil, sen namaz
kılmana bak.” Bu anlayış yüzünden secdeye varan ama Kuran’ı tanımayan, Kuran’ın
mesajlarından bihaber yığınlar oluşturuldu. Kuran’ı okumanın şart olmadığına
dair söylenen bu söz öylesine hatalı ki. Çünkü Rabbimiz, Kuran’ı okumamızı
söylüyor.
Rabbinin kitabından sana
vahyedileni oku.
(Kehf Suresi, 27.ayet)
Kitap’tan sana vahyedileni oku!
(Ankebut Suresi, 45.ayet)
(Kehf Suresi, 27.ayet)
Kitap’tan sana vahyedileni oku!
(Ankebut Suresi, 45.ayet)
KUR’AN’DAN
SORUMLUYUZ, RİVAYETLERDEN DEĞİL!
Öğrenciler,
hangi sınavla karşı karşıyalar ise o sınavın kitabına çalışıyorlar çünkü o
kitaptan sorumlu tutuluyorlar sınavda. Bizim de hayat sınavımızın kitabı Kuran.
Bizler de Allah tarafından Kuran’dan sorumlu tutuluyoruz. Lakin ders
kitaplarını sorumlulukla tarayan bizler en büyük sınavın kitabından bihaber
kaçıyoruz. Üstelik anlamamız için kolaylaştırılmış, yaşaması da hayata
geçirilmesi de çok keyifli olan bir kitap. Tabi, okul imtihanını beğenmeyenler
olduğu gibi, okul imtihanlarıyla her ne kadar dünya imtihanımızı karşılaştırmak
yersiz olsa da, Allah’ın imtihan sistemini beğenmeyenler de var. İrade
vermesinden aslında hoşnut olup, sahip olduğu irade ile kibirlenip, Allah’a
iman etmemek ya da karşı çıkma seçeneklerini seçerken kendini akıllı görerek
kibirlenir; ama irade verdiğinden ötürü başka insanlar kötülük yaptığında,
Allah neden bunlara izin veriyor der bunu söylediğinde ise aslında karşı
çıktığı irade verilmesi olduğunu göremez. İrade sahibi olmak ise ancak, imtihan
dünyasında yaşıyorsak mantıklı olur. Cennette ise, zaten seçimini iyi olmaktan
yana kullanan insanlar (bu isteklerini kanıtladıkları için), tamamen
temizlenecekler, bu yüzden kötülüğün olmadığı bir yerde yaşamaya hak
kazanacaklar (çünkü zaten öyle bir yerde yaşamak istediklerini, daha dünyada
iken seçmişler ve ona uygun davranmışlardır, yani gene iradenin ulaştırdığı bir
cennet söz konusu). Bir de Allah kötülük yapılmasına izin veriyor olsa da, bu onun
yapılan kötülüklere göz yumacağı anlamına gelmez, tam tersine İslam inancında
kötüleri cezalandırma sistemi vardır. Allah, ancak kötülüğü cezalandırmasaydı,
yani dünyayı yaratıp işlenen iyilik ve kötülükleri muhatap alıp değerlendirmese
kötülükle suçlanabilir. Deistlerin iddia ettiği gibi bir Tanrının yani
insanları yaratıp insanlara karışmayan bir Tanrının kötülükle suçlanabileceğini
de anlıyoruz.
Bu
dünya imtihanını beğenmeyenler, adaletsizlik yapıldığını iddia ettikleri okul
sınavları için, para için, başarı için (bıksalar bile) el mahkum gece-gündüz
çalışırlar.
Gerçek şu: Bu Kur’an sana ve
toplumuna elbetteki bir hatırlatıcıdır. Bundan sorumlu tutulacaksınız.
(Zühruf Suresi, 44.ayet)
(Zühruf Suresi, 44.ayet)
İnsan
Allah’ın ne dediğini duymak istemez mi? İnsan Rabb’ini bizzat kendi sözünden
öğrenmek yerine önce hocalardan vaaz dinlemeyi nasıl tercih eder, hem de tüm bu
örnek verdiğim ayetlere rağmen? Hoca dediklerimizin gerçekten Kuran’a sadık,
Kuran’a bağlı kalarak konuştuklarından gerçekten emin miyiz!? Nedir bu güven!?
Allah buyurdu deyip, bin yığın yalan ve iftira dolu sözler anlatan şarlatan
dolu etraf.
Dört
halife döneminde rivayeten 500 civarı olduğu söylenilen ve halifelerin
hadislere karşı sert tutumlarının da içlerinde anlatıldığı bu rivayetlerin
ciltler halini alması da nedir? Çok ama çok sevdiğimiz Peygamberimiz’in
vefatından sonra tahmini aradan geçen 250 küsur yıl içinde yaşamış yüzlerce
insana, 2 rekat+ilhamla gerçek sözleri ayırdığını iddia eden Buhari denen adama
mı iman edelim?-üstelik bir insanın ömrünün bu kadar sayıdaki sözün doğruluğunu
ayırmaya güç yetiremeyeceği kadar rivayetten bahsediyoruz- (Buhari’nin
hadisleri ayıklama yönteminin güvenilir olamayacağına dair bir yazıyı, bu
yazının en aşağısında paylaştım)
Kuran’ın
manasının anlatılmadığı fakültelerden mezun adamlara mı güvenelim? Önce Kuran’a
tenezzül etmeden Önce NEYE tenezzül ediyoruz? Madem bu kadar rivayetlere
güveniyorsunuz şu rivayete neden uymazsınız! Hem de güvenilir dediğiniz
kaynaklarda mevcut:
Benden (bir şey) yazmayınız. Kim
benden Kur’an’dan başka bir şey yazdı ise onu imha etsin. Müslim 4 / 2298
Kuran’ın
tek kaynak olduğu gene Kuran ile sabit. Lakin
eğer hadisler kaynak olmada delil teşkil etseydiler, eğer bu hadis doğruysa,
sadece Kur’an’a uyalım diyenler olarak biz haklıyız diyecektik, eğer bu hadis
yanlışsa, hadis kaynakları güvenilir değil diyecektik (Müslim gibi güvenilir
dedikleri bir kaynakta böylesi önemli bir konuda yanlış varsa, yüzde yüz
güvenilemez olur!). Yani
her halükarda, uymamız gereken tek kaynak, mantıken Kur’an!
Allah
kitabında haramları helalleri ayrıntılı olarak açıkladığını bildiriyor. Birçok
şahsın ise, Allah’ın bildirdikleri dışında eklemeler yaparak halkı şaşırttığını
da bildiriyor. Allah’ın ayrıntılı olarak Kuran ayetlerinde yazdığı haramlardan
haberimiz var mı? Bizler, Kuran’ı bir kenara bırakmışız; alışmışız haramları
helalleri şeytan ayetlerinden taramaya (!)
Zorda kalışınız dışında üzerinize
haram kıldığı şeyleri bizzat kendisi size ayrıntılı olarak açıklamıştır.
Onların çoğu, ilimsiz bir biçimde kendi keyiflerine uyarak insanları sapıklıkta
bırakıyorlar.
(Enam Suresi, 119.ayet)
Kuran,
Allah’ın kelamıdır, ona tam manasıyla güvenelim. İhtiyaç duyduğumuz tüm dini
bilgilerin, Kuran’da eksiksiz bir biçimde verildiğini kabul edelim. Bunu
Kuran’ın kendisi, bizzat Allah’ın kendisi ve Kuran ayetlerine baktığımızda
Peygamberin de bizzat kendisi söylüyor: http://evrendepinar.blogspot.com.tr/2014/01/kesin-delil-olmayan-allaha-ortak-kosmak.html
Kuran’a
ek dini ilaveler, başka bir kitaptan, rivayetten, sözden yapılamaz, çünkü bu
dine ekleme yapmak olur! Kuran’da herhangi bir inanç yer almıyorsa, hüküm
teşkil etmiyor. Kuran’da eksik bırakılmış hiçbir hüküm yok.
Kur’an’da
yer almayan bir hükme İslam’dandır demek zalim ve yalancı bir zihniyete
yaraşır. Çünkü, Allah’ın eksik bırakmadım dediği dine ekleme yapmaktır bu.
(Bkz: Nahl Suresi 89.ayette Allah’ın her şeyi açıkladığı bildiriliyor)
Unutmayalım,
Kuran büyülü harflerin sıralaması değil. Anlamını bilmeden okuyuşuyla bizde
parıltılar meydana getiremez, hayatımızı bu şekilde yola sokacak bir kitap
değil, zira Kur’an anlaşılmak üzere indirilmiştir, Kamer Suresinde defalarca
tekrar edilen ayetlerde de görebileceğimiz gibi, düşünmeden okunması
eleştirilmiştir.
Kuran;
manasıyla kalplere işleyen, akla hitap eden, anlamını düşünmeye sevk eden ve
kişinin kendisini bilinçli/şuurlu bir erdemle inşa etmeye çağıran bir kitap.
Sevgili
Okuyucu, Kuran’ı
kapı üstlerine boynuna asıp, fanila içlerine, cüzdanına iliştirerek değil;
kalbine ve aklına yerleştirerek, hayatına geçirerek korunursun…
BUHARİNİN
HADİSLERİ AYIKLAMA YÖNTEMİ GÜVENİLMEZDİR (Bu kısım başka bir çalışmadan
alıntıdır)
Buhari’nin,
eserini 600.000
hadis içinden seçtiği 7275
hadisten vücuda getirdiği
biliniyor. 16 yılda
tamamlanan bu eser….
hadis içinden seçtiği 7275
hadisten vücuda getirdiği
biliniyor. 16 yılda
tamamlanan bu eser….
Biraz
konuyu açalım… Buhari bu
eserindeki 7275 hadisi 600,000
hadis içinden seçmiş ve kitap
haline getirmiştir. Bu eseri tam
16 yılda bitirebilmiştir.
eserindeki 7275 hadisi 600,000
hadis içinden seçmiş ve kitap
haline getirmiştir. Bu eseri tam
16 yılda bitirebilmiştir.
Buhari
eseri
hazırlayışından bahsederken şöyle
diyor: “eserime aldığım her
hadisi yerine koymadan önce
boy abdesti alır iki rekat
namaz kılardım.”
hazırlayışından bahsederken şöyle
diyor: “eserime aldığım her
hadisi yerine koymadan önce
boy abdesti alır iki rekat
namaz kılardım.”
Ebul-heysem
el-küşmeyhenî,
firabrî’den o da Buhari’den şöyle
dinlemiş: “Kitabu’s-sahihin içine,
önce yıkanıp iki rekat namaz
kılmadıkça hiç bir hadis koymadım.
el-camiu’s-sahîh’i 600.000 hadis
içinden seçip 16 senede tasnif
ettim ve bunu kendim ile Allah
arasında bir hüccet kıldım. el-
câmiu’s-sahîh kitabına sahih
olduğunu gerçekten bildikten sonra
2 rekat namaz kılıp, bir de Allah’a
istihare etmedikçe hiçbir hadis
koymadım. Bu kitabıma sırf sahih
olan hadisleri koydum, sahih
hadislerden bir kısmını da kitap
uzamasın diye bıraktım (ibn hacer,
hedyü’s-sârî, mısır 1407 s. 9).
firabrî’den o da Buhari’den şöyle
dinlemiş: “Kitabu’s-sahihin içine,
önce yıkanıp iki rekat namaz
kılmadıkça hiç bir hadis koymadım.
el-camiu’s-sahîh’i 600.000 hadis
içinden seçip 16 senede tasnif
ettim ve bunu kendim ile Allah
arasında bir hüccet kıldım. el-
câmiu’s-sahîh kitabına sahih
olduğunu gerçekten bildikten sonra
2 rekat namaz kılıp, bir de Allah’a
istihare etmedikçe hiçbir hadis
koymadım. Bu kitabıma sırf sahih
olan hadisleri koydum, sahih
hadislerden bir kısmını da kitap
uzamasın diye bıraktım (ibn hacer,
hedyü’s-sârî, mısır 1407 s. 9).
Sonuç:
Buhari kendi
itirafına göre bu 600,000
hadisi 16 yılda incelemiş.
Her bir hadis için 1 gusül 2
rekat da namaz kılmış.
itirafına göre bu 600,000
hadisi 16 yılda incelemiş.
Her bir hadis için 1 gusül 2
rekat da namaz kılmış.
(Hele
bazı kaynaklarda tefekkür
ettiği de yazar ama onu geçelim)
Şimdi hesap yapalım:
16 x 354 = 5664
600,000 / 5664 = 105 (hadis)
Yani, Buhari, Arap günlerinden 1
yılın 354’üne göre hesap edersek
bir günde 105 hadis incelemiş.
105 hadis = 105 gusül
105 hadis x 2 rekat namaz =
210 rekat namaz
ettiği de yazar ama onu geçelim)
Şimdi hesap yapalım:
16 x 354 = 5664
600,000 / 5664 = 105 (hadis)
Yani, Buhari, Arap günlerinden 1
yılın 354’üne göre hesap edersek
bir günde 105 hadis incelemiş.
105 hadis = 105 gusül
105 hadis x 2 rekat namaz =
210 rekat namaz
Yani
Buhari kendi itirafına göre
günde 105 gusül alıp sadece bu
hadisler içinde 210 rekat namaz
kılarmış.
günde 105 gusül alıp sadece bu
hadisler içinde 210 rekat namaz
kılarmış.
Devam
edelim…
Her gusülü 7 dakikadan hesap
etsek: 105 x 7 = 735 dakika eder.
735 / 60 = 12 saat 25 dakika gusül.
Her gusülü 7 dakikadan hesap
etsek: 105 x 7 = 735 dakika eder.
735 / 60 = 12 saat 25 dakika gusül.
Şimdi
gelelim namaza:
Her iki rekatlık namaza Buharinin
huzur ve huşusunu da ön plana
alarak 6 dakika verelim.
105 x 6 = 630 dakika eder.
603 / 60 = 10 saat 5 dakika
edermiş.
Yani Buhari bir gününün 12 saat
25 dakikasını gusüle, 10 saat 5
dakikasını da namaza ayırırmış. Biz
küsuratları silelim. Geriye toplam
22 saat kalır. Yani Buhari bir
günün 22 saatini sadece gusül ve
bu hadisleri incelerken kıldığı
namaza ayırırmış. Biz 2 saati de
kendimiz silelim. Kalsın 20 saat.
Peki bu Buhari hazretleri hiç mi
uyumazdı? Hiç mi farz namaz
kılmazdı? Hiç mi hanımı ile
ilgilenmezdi? Hiç mi camiye
gitmezdi veya hiç mi halkla
ilgilenmezdi…
Her iki rekatlık namaza Buharinin
huzur ve huşusunu da ön plana
alarak 6 dakika verelim.
105 x 6 = 630 dakika eder.
603 / 60 = 10 saat 5 dakika
edermiş.
Yani Buhari bir gününün 12 saat
25 dakikasını gusüle, 10 saat 5
dakikasını da namaza ayırırmış. Biz
küsuratları silelim. Geriye toplam
22 saat kalır. Yani Buhari bir
günün 22 saatini sadece gusül ve
bu hadisleri incelerken kıldığı
namaza ayırırmış. Biz 2 saati de
kendimiz silelim. Kalsın 20 saat.
Peki bu Buhari hazretleri hiç mi
uyumazdı? Hiç mi farz namaz
kılmazdı? Hiç mi hanımı ile
ilgilenmezdi? Hiç mi camiye
gitmezdi veya hiç mi halkla
ilgilenmezdi…
Soruyorum
size bunun imkanı var
mı?
Yazılarımı http://www.allahateslim.com/ adresinden de okuyabilirsiniz.
mı?
Yazılarımı http://www.allahateslim.com/ adresinden de okuyabilirsiniz.
Güzel bir yazı olmuş. Blogunuz hayırlı olsun Pınar kardeşim.
YanıtlaSilOlması gereken güncel bir konuyu işlediğiniz için Allah razı olsun Kardeşim.
YanıtlaSilSelam ve Dua ile,