Cinsiyet eşitliğini savunan bir sayfa, geçenlerde ateist birinin bir sözünü paylaşmış. Kısaca bu ateist şahıs eşcinselliğin hayvanlarda da olduğunu, bunun bir çeşitlilik olduğunu ve bu yüzden doğal/normal olduğunu söylemiş. Sayfada da bu sözler paylaşılmış. Eşcinsel hissedeni dinen lanetlemeyi, günahkâr ilan etmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü bu durumun çocukluktan gelme gibi durumları söz konusu. Fakat eşcinsel seks ve eşcinsel evlilik dinen yasak. Eşcinsel seks doğada da var diyerek böyle bir ilişkiyi ‘’normal’’ ve ‘’doğal’’ ilan etmelerinden gına geldi.
Ensest hayvanlarda da vardır, peki ensest doğal bir durum
mudur? Hayvanlar annesi, kız kardeşi, kızı ile çiftleşiyor, ne olacak bu iş?
Yumurtlayan hayvanlarda namus cinayeti görülüyor.
Dişi örümcek erkeğini çiftleştikten sonra öldürüyor.
Horozun haremi var bir sürü tavukla beraber oluyor.
Bir goril cinsinde 1 gorilin çok eşi oluyor, dişi gorilin 1
eşi.
Bunlara da tamam mı?
Hayvanlarda bizim için ahlaka uygun olmayan pek çok örnek
var. Zaten onlarda ahlak yok, ahlak bizim için. Hayvanların tabi olduğu şey
başka. Mesela dişi mürekkep balığı bir erkek mürekkep balığını çiftleşmek için
seçiyor. Erkek, dişi ile çiftleşecekken, dişiye fark ettirmeden, araya başka
bir erkek mürekkep balığını alıyor. Dişi seçtiği erkek ile çiftleştiğini
sanarken aslında başka bir erkek ile çiftleşiyor. Bilmem anlatabildim mi J Hayvanlar aleminde
ahlak olmadığı için her şey olabilir.
Arılarda yönetici kadın diye bizim dünyamızda da erkeklerin
yönetici olması ahlaken doğru görülmesin mesela?
Aslanlarda erkek aslan yatar, dişi aslan avlanır, erkeğe
yemek getirir. Erkeğin ev işine ve yemek yapma sorumluluğuna asla
karışmamasını, bunları kadının yapması gerektiğini aslanlardan temellendirelim?
Ahlak ilkeleri hayvanlara bakarak anlaşılmaz. Ki doğada pek
çok türde kendi yavrusunu yiyen, kendi yavrusunu öldüren pek çok erkek vardır.
Ahlak hayvana, doğaya bakarak temellendirilemez. Ahlak
Kur’an ile temellenir ancak Kur’an ile. İnanmayan ise kafasına göre, keyfine
göre temellendirir. Mesela bir ateiste göre eş değişimi ahlaksız iken, başka
bir ateiste göre normal-ahlaki olabilir. Ayrıca bir eylemin ahlaken doğruluğu
insanlarda yaygın olmasına göre bile belirlenemez! Ünlü Milgram deneyinde
insanların çoook çoook büyük çoğunluğu otorite emrettiğinde bir başka insana
işkence yapmıştır. Pek az insan bunu reddetmiştir. Kadına tecavüz, eşine şiddet
uygulama erkeklerde yaygın diye bu eylemler ahlaka uygun veya doğal olmaz!
Pedofili hayvanda da insanda da var diye bu da ahlaka uygun olmaz! Erkeklerin %100
ü eşini aldatsa bile, bu eylem ahlaka uygun doğru olmaz! Ki pek çok toplumda ve
pek çok zamanda çok değişik ahlak anlayışları ve yaygınlıkları görülmüştür.
Ahlaken bir şeyin doğruluğu ancak insan olmayan veya insan
ürünü olmayan bir merciin belirtmesi ile temellendirilebilir. Örneğin kimse görmediğinde
ve kimse bilmeyecek olduğunda hırsızlık yapmaktan veya tecavüz etmekten haz
almanın ahlaken yanlış olduğunu temellendirmek felsefi açıdan mümkün değildir.
Mümkün olsaydı ahlakı belirlemeye çalışan pek çok farklı ahlak kuramı olmazdı.
Nitekim tarihte ‘’sana haz veren eylem, iyidir, başkasına faydası önemli
değildir, kendi faydanı gözetmen iyidir’’ gibi ahlak anlayışları sunanlar
olmuştur. Vicdan filan da belirlemez ahlakı, herkesin vicdanı kendinedir. (Herkesin
vicdanı bir konuda farklı farklı şeyler söyleyebilir)
Kısaca ahlak, insan dışı otorite ile temellendirilebilir.
İnanıyorsanız o otorite ancak Tanrınız olabilir. İnanmıyorsanız ‘’kafanıza’’
göre bir şey uydurursunuz ve herkese göre değişebilirdir bu. Hatta coğrafyaya,
başka zamanlara göre, bir başka insana göre değişen bir ahlak anlayışınız olur.
Yazının girişinde bahsettiğim bu ateist şahıs eskiden
cezaevlerinde insanlara dışkı yedirilmesi hakkında ‘’dışkı yemek çok
yararlıdır, aslında işkence değildir, güzel bir şeydir, maymunlarda da bir
başka maymunun dışkısını yediği görülür.’’ gibi açıklamalar yapmıştı. Eşitlik,
haklar diye ortaya atılan bir sayfanın sırf ateist diye şunu diyebilen bir
şahsı paylaşması da... Müslüman birisi ‘’kadın dövmeyi’’ savunan bir hocayı
paylaşsa anında fişlerler. Ki bence hocacılık zaten başa beladır. Ben her 2
zihniyetteki insanı paylaşmak istemem.
Kısaca bir insan tüm arzularına, hırslarına, çıkarına,
hazlarına, korkularına, kızgınlıklarına rağmen Tanrı’nın koyduğu yasalara göre
kendisini geliştirmek, O’nun yasalarına göre eylemlerini belirlemek, niyetini
ve kalbini temizlemeye çalışmak zorundadır, nokta. Bu yasalara tüm insanlık
uysa da uymasa da her birey kendinden sorumludur. İnsan pek çok farklı şekilde
geliştirilen kanunlara ve ahlak anlayışlarına uyabildiği ve onlara göre
davranabildiği gibi, esas olarak Tanrı’nın kanunlarını temel alarak hayatta
adım atmalıdır. Zaten insan bunu yapabilecek kabiliyete de sahiptir.
Hayatın gelip geçici olduğu ve çok kısacık olduğu bu yerde,
Tanrı’nın yasalarına göre yaşamaya çalışmak insana en çok iç huzurunu
verebilecektir.
Yanlış konuştuysam, yanlış bir söz ettiysem, Allah affetsin.
Sevgiler.
Ayrıca:
Ders veren bir masal, Korsan Prenses: http://ozgurvedindar.blogspot.com/2019/01/korsan-prenses.html