Panteizm, Evren’in ve doğanın Tanrı ile aynı olduğu
görüşüdür. Panteistler, Tanrı’nın yarattıkların ayrı bir şey/kişileştirilmiş,
var olan her şeyden apayrı bir parça/varlık olduğuna inanmazlar.
Vahdeti Vücut inancı İslam dinimize tasavvuf adı altında sokulmuş
bir inançtır. Gerçekte İslam ile alakası yoktur. Panteist-Paganist bir
inançtır. ‘’Allah’ın bir parçası olmak, her şeyde Allah’ın bir parçası olması’’
inancını barındırır. Özetle şunu diyor vahdet-i vücut ve panteizm inancı:
‘’Bende ve her şeyde Tanrı’dan bir parça/Tanrı’nın özü-cevheri var. Yani ben
Tanrı gibiyim/Tanrısalım’’ ve aslında ‘’Tanrıyım.’’ Yani dağ, taş, evren =
Tanrıdır buna varıyor bu inanç. Tanrısaldır çünkü Tanrı’nın bir parçasını
taşımaktadır. (Panteizm/Vahdet-i Vücutta)
Tevhit dinine (İslam Dinine), Allah’ın birliğine şu şekilde
sızıyorlar: ‘’Allah birdir ve biz de O’nun bir parçası olduğumuza göre; evren,
sen, ben, her şey onunla bir. Onunla birleşiriz, Onunla bir oluruz, Onunla bir
bütünüz.’’
Vahdeti Vücut ismi de bu söylediğim düşünce yapısından
geliyor; bedenin, vücudun, evrenin birliği ve aslında altındaki inanç yani
söylemek istediği, Tanrı ile bir olma. Hristiyanlarda İsa’ya Tanrı haşa Allah
derken tüm bu kelime-felsefe oyunlarını yapıyorlar. Kimse Allah ile birleşemez.
Bu inanç öyle bir sızdırılmıştır ki İslam dünyasına, Allah’a
hitap eder tarzda yazılan şiirlerde ‘’Kendimde seni gördüm, meğer ben senmişim,
sen olmuşum (yani şair diyor ki ben Allah’mışım, Allah olmuşum).’’ gibi sözler
vardır.
Bizde ise yani dupduru İslam inancında nasıl: ‘’Allah birdir
ve her şey O’nun kuludur. Allah birdir, bir ve tek olan O’dur. Muhammed O’nun
kuludur. Meryem, İsa Tanrı değildir veya Rabb gibi değildir, O’nun kullarıdır,
kimse Allah’a benzemez, kimse Allah gibi olamaz, her şey O’nun kullarıdır, O
efendidir, biz kul.’’
Vahdeti Vücut, Panteizm inancında ise ‘’Bizde Tanrı’dan
parça var. Biz Tanrının parçasıyız. (Bende Tanrı var/Tanrısallık var)’’ algısı
işlenir.
‘’Tanrının bir parçası olduğunu anladığında onunla bir
olmaya, birleşmeye çalışırsın çünkü Allah birdir.’’ (Yani iyice Tanrılaşmak
istiyor) Buna Uzakdoğu’da Nirvana deniyor. Tasavvufta ise Fenafillah deniyor
yani Allah ile artık birleşme/bütünleşme. Hatta şöyle derler: ‘’Allah’a o kadar
aşık olursun ki artık Allah sendedir yani sen Allah’sın.’’
Bu algılarını içimize sızdırmak için kullandıkları
ayetlerden biri de Allah’ın insana ruhundan üflemesidir. Oysa ruh kelimesi
Kur’an’da hayalet/enerji/aura gibi anlamlarda kullanılmaz. Ruh kelimesi Cebrail
için, vahiy için kullanılır. Yani bu ayetten en fazla Allah’ın içimize
vahiyden, saf-duru inançtan üflemesi yani fıtrat/vicdan üflemesi gibi şeyler
anlayabiliriz. Bize kendinden bir parça verdi yani haşa Allah’lık parçası verdi
gibi bir şey anlayamayız.
‘’Kendimde Tanrıyı gördüm’’ diyor Panteistler (Vahdeti
Vücutçular). Bunu ‘’Kendime bakınca Tanrı’nın beni yarattığını gördüm’’
anlamında demiyor. ‘’Kendimde Tanrıyı gördüm yani ben Tanrı’yım’’ anlamında
diyor. Bu yüzden ‘’Allah’ın tecellisi/Allah’ın tecelli etmesi’’ ifadelerini de
kendi inançları yönünde kullandıklarına dair verilere ulaşabiliriz. Mesela
tasavvufçu bir kadın televizyonda, ineğe tapanlar için ‘’Onlar aslında ineğe
tapmıyor ki onda Tanrıyı görüyorlar. O putları öyle bir seviyor ki, onu
yıkamaları, o hürmet… Beni çok etkiledi.’’ gibi şeyler diyor. ‘’İneğe tapanları
sevelim o Allah’ı öyle buldu, o aslında o putu/ineği değil, Allah’ı seviyor.’’
diyor. Soruyorum, İslam’da, kendi elleriyle yaptıkları puta veya herhangi bir
objeye, canlıya tapanlara karşı böyle bir hoşgörü var mıdır? Yoktur. İslam’a
göre bu şirktir ve en büyük günahtır. Altında hiçbir bahane sunulamaz.
Tabi ki bizim gibi inanmıyor diye onlara saldırmamız
ayetlere uymaz, onlar bize fiziksel olarak saldırmıyorsa tabi.
Tarih boyunca bu pagan inancı var olmuştur ve Tevhit dinine
türlü şekillerde sızıyorlar. Hurafelerde de panteizm izi çok var. Mesela
Kur’an’a göre Rabbimiz bize şahdamarımızdan daha yakın. Panteistler ise bu
ayeti ‘’Allah sana şah damarından daha yakın yani bak Tanrı senin içinde.’’
diye saptırmaya çalışıyor.
Bizde ise nasıl ‘’Allah birdir’’, onlara göre ise ‘’Biz
Allah ile birleşmeliyiz’’, işte bu da sırra ermek onlara göre.
Kur’an’da Panteizme ve Vahdeti Vücut inancına eleştiriler
var. Allah’ın benzersiz olması, Allah’ın bir olup diğer her şeyin O’nun kulu
olması (parçası veya uzantısı değil), Allah’ın doğurmaması...
Mesela şu ayet apaçık Panteizm’e ve Vahdeti Vücut’a
eleştiri:
Kullarından bazısını,
O’nun parçası saydılar. (Zuhruf, 15.ayet) İnsan apaçık nankördür…
(Çeviri orijinal metne baya sadık bir çeviri, Arapçasını da
inceledim iyice.)
Panteistler süslü laflarla, bahsettiğim inançlara vardıkları
için ve Zuhruf 15.ayet gibi ayetlerden ötürü, Tevhit ehli, Allah’ın insana ruh
üflemesi ayetindeki ruhun şunun gibi şeyler olabileceğini söylüyor:
1. Canlılık/dirilik vermesi (Allah hep diridir hiç uyumaz,
bizi de yokken diriltmiştir. Sonuçta baktığımızda maddeyiz, baya baya Kimya’da
ifade edilen atomlar filan var bizde ama bunu dirilten şey ne? Canlı yapan ne
yani? Bir ölünün bile hala canlı olan bir sürü hücresi var)
2. Bilinç vermesi (Allah her zaman bilinçli olandır. Bizi
atomlardan maddeden var etti ama ona yani bize bir bilinç üfledi)
3. Fıtrat vermesi (Allah iyidir ve bizi de iyilik üzerine
uyumlu olacak şekilde yaratmıştır. Bu yüzden kendindeki iyilikten/hakikatten/gerçekten
vermiştir). Mesela sırf aklıyla bile Tanrının 1 Tanrı olması gerektiğine
varanlar var, sırf aklıyla Tanrının var olduğuna varanlar var, bu da
fıtratlarından kaynaklı aslında. Fıtratı hepimiz biliyoruz zaten kendi
kendimize şahit olarak.
4. Vicdan vermesi (Allah iyidir bu yüzden bizi de buna göre
tasarlamıştır mesela Kur’an’ı bilmeyen bir insan bile kötü bir şey yaptığında
içinde rahatsızlık duyabiliyor, bu da Allah’ın verdiği vicdan pusulasından
kaynaklı)
Bu gibi gerçeklerden ötürü o ayette geçen ruh kelimesine
vahiy/ilham diyenler var. (İçimizde vahiyle uygun bir vicdanın olması yani)
Hatta Araf 172.ayetteki ‘’Ademoğullarından zürriyetlerini aldık sonra onlara
‘Tanrı birdir’ dedik.’’ mesajını bu gerçeklere bir ışık olarak anlayabiliyoruz.
Ruh nedir sorusuna ayrıca Kur’an’da İsra 85.ayette şöyle
cevap veriliyor: ‘’size ondan az bir
bilgi verilmiştir ve o Rabbimin emrindedir.’’ Yani Kur’an’a göre Ruh,
Rabbimizin emrinde olan bir şey. İçimizdeki vicdan, fıtrat olabilir, vahiy
olabilir… Fakat Rabbimizden Rabb’lik bir şey almak değil!
Kur’an’da ‘’Allah’ın bize ilimden az bir pay vermesi’’ de
geçiyor. Ruh, bu ilim de olabilir. (Bkz: İsra 85.ayet) Bazı ayetlerde, vahiy
meleği için de Ruh ifadesi geçiyor. Bu gibi geçerli sebeplerden ötürü Ruh
ifadesini vahiy/fıtrat/vicdan/can bulmak/hakikati anlama gücü/içinde gerçeği
hissetme/vahiy meleği gibi anlamlara bağlıyor Tevhit ehli. Tarihte panteist
saçmalıkları görüp, bize ruh verilmesini böyle ifade edenler olmuş.
Kuran’dan da görebiliyoruz, küfre sapanlara seni kim
rızıklandırıyor diye sorsak ‘’Allah’’ diyen ama şirk koşanlar var.(Bkz: Ankebut
61.ayet, Zümer 38.ayet) Mesela Allah diyor ama gidiyor ateşe tapıyor. Bunu da
şöyle gerekçelendiriyor: ‘’Ateşte tanrısallık var, tanrı o ateşe girdi, tanrı o
ateşe nüfuz etti, Tanrı’nın parçası onda dolayısıyla o Tanrısal/Tanrı’’
Panteizmin değişik çeşitleri var tabi. Her şeyi
tanrısallaştırma olabiliyor, 1 nesnede veya 1 kişide Tanrısallık olduğunu iddia
etme olabiliyor, bazı kişilerde Tanrı’nın parçası (tanrısallık) olduğunu iddia
etme şeklinde olabiliyor. İsa Tanrı’nın oğludur/parçasıdır yani Tanrı’dır
sonucuna da işte bu panteist kafa ile varıyorlar. Paganizm ve Şamanizm’de de
sıkça bu Panteist zihniyete denk gelebiliriz. Malum Bizans, Hristiyan olmadan
önce Pagan’dı. İşte Panteizmi, Paganlığı böyle böyle sokuyorlar tevhit dinine.
Toplumlarda duru inançla, kendi inançlarını harmanlama çok görülen bir şey.
Cehennemin ve cennetin sonsuz olmadığını iddia edenler de
var aslında bu inançta Panteizm-Pagan kaynaklı. Neden? ‘’Tanrı kendi parçasını
neden cezalandırsın?’’ gibi bir mantık yürütüyorlar. Cennetin de bir sonu var
çünkü artık Allah ile bir olacaksın sonunda, gibi bir inanç oluşturuyorlar.
Haşa.
Tanrı kendi parçasına ceza verse bile sonra cennete alacak
diyenleri var mesela. Çünkü sonuçta kendi parçası diye düşünüyorlar. İslam’a
giren cehennemliklerin eninde sonunda cennete geçmesi hurafesinin kaynağı da
Pagan-Panteist kaynaklıdır. Kur’an’da cehennemden cennete geçiş gibi bir
anlatım olmadığı gibi, cehenneme girenin ebediyen cehennemde kalması ve cenneti
yaşamaması var.
Kur’an’da dönüşümüzün Allah’a olduğu söyleniyor ama bu Allah
ile birleşmek anlamında değil. Ölüp yeniden dirilmek, Ahirete gitmek, hesap
gününe gitmek anlamında. Panteistler ise Allah’a dönüşü bu anlamda
kullanmıyorlar. Her Allah’ın parçasıyız diyen de Panteistler gibi şirk anlamda
kullanmıyordur diye düşünüyorum. Allah’ın parçasıyız ifadesini O’nun kuluyuz,
O’na aitiz anlamında da kullananlar vardır. Zaten yazının hedefi bu gibi
ifadeleri şirk olarak kullananlar. Allah’ın tecellisi ifadesini panteistler
gibi şirk içeren anlamda kullananlar var, fakat Allah’ın yaratması anlamında
kullananlar da var. Şans kelimesini Allah’ın verdiği bir talih anlamında
kullananlar olabildiği gibi Allah ile alakası olmayan anlamında kullananlar da
olabiliyor. Tesadüf kelimesini günlük hayatta denk gelmek, bir şeyi plan
kurmadan gerçekleştirmek olarak kullanan ve olayları Allah’ın denk
getirmesinden bağımsız görmeyenler var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder