Çokça insan vardır. Ölümü duymak, düşünmek istemez. Adını duyduğunda boş bakar boş düşünür. Farkında olmadan kaçar ölümden. Çünkü ''dalar.'' Oyunlara dalar,
oyalanmalara dalar. Boş dizilere, arkadaşlarla çekişmeye, ay çok havalıyızlara,
küfürlere, okul sınavlarına, maaşlara, kavgalara...Bazıları yaşlanmaya
başladığında bile, ölümün varlığına değil; kırışıklıklarına dalar. Yaşı
hatırlatıldığında huzursuzlaşır çünkü ona göre yaşlanması sadece dün gençken,
bugün daha yaşlı olmasıdır.
Dev gözlüklerle oturulan kafede,
ılık yaz akşamında kaçılır ölümden. Kül tablasında birikilen sigaralarda, hep
dünyevi dertler düşünülürken koltukta kaçılır ölümden.
De ki: O
kaçmakta olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra, görülmeyeni
ve görüleni de bilene döndürüleceksiniz. O, size yapıp etmiş olduklarınızı
haber verecektir. (Cuma Suresi, 8)
Allah
Hicr halkını bildiriyor bizlere, her birimize ibret olsun diye.
Yemin olsun,
Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı.
Ayetlerimizi
onlara verdik ama onlar da yüz çeviriyorlardı.
Dağlardan
güvenli güvenli evler yontuyorlardı.
Korkunç
titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
Kazanıp
durdukları şeylerin kendilerine bir yararı olmadı.
(Hicr
Suresi- 80,81,82,83,84)
Sokakta,
okulda, kafede, mahallede her yerde Allah’ın ayetlerine yüz çeviren
insanları görüyorum. Din hakkında bildikleri şeyler aslında sadece kulaktan
dolma şeyler. Televizyon hocalarından öğrenilme, safsatalarla dolu din kitaplarındaki
gelenekler ve hurafeleri din sanıyorlar. Kuran’ın ne dediğinden, İslam’ın gerçekte nasıl bir
din olduğundan habersizler.
Etrafımda
ibret verici, düşündürücü çok şeye rastlıyorum.
Lüks ve
depreme dayanıklı evler görüyorum mesela. İçerisindekiler deprem olmadan da bir
anda hastalıktan, trafik kazasından ya da başka bir şeyden ölebiliyor. Hatta
yaşa bile bakmıyor ölmek. Yeni yeni yürüyen bir bebek bile olabiliyor
ölen.
Kazanılan
para, alınan yeni spor ayakkabılar ölen anne babayı geri getirmiyor.
Her tarzdaki evin duvarlarından sızıyor ölüm içeriye…
Ölüm var
işte! Kaçılmıyor!
Bilgisayar
oyunlarında, futbol maçlarında, çarşı buluşmalarında, klip izlemelerinde akıp
giderken zaman, ölüm yaklaşıyor. Bizse hiçbir şey yapmıyoruz. Hala sadece her
hafta izlediğimiz dizileri, okul derslerini, borçları, daha fazla parayı,
yarının işlerini düşünüyoruz. Ölüm ve sonrasına hazırlık yapmıyoruz, inandığını
söyleyenler olarak da yapmıyoruz. İnancımızı bile tartmıyoruz, eleştirmiyoruz.
İnancımızla yüzleşmiyoruz. İnancımıza uygun yaşamadıkça, sadece inanç sahibi
olmak hiçbir anlam ifade etmiyor. Kafamızdaki soru işaretlerinin doğru cevaplarını öğrenmek için çırpınmıyoruz.
İnsanlar,
inandık demeleriyle bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi
sandılar? (Ankebut Suresi, 2)
En büyük
buluşmamızı unutuyoruz:
Dönüşünüz Allah’adır. (Fatır Suresi, 18)
Apartmanın
her katında güvenlik kamerası da olsa, ölüm el feneri ve hırsız başlığıyla
girmiyor odamıza. Güvenlik kameralarında görülmüyor, yangın alarmlarında
ötmüyor. Ne inşa edersek edelim, ne çok kazanırsak kazanalım, ölüm var. İleri
tarihte bir yerlerde bizi bekliyor. Bugün atlatsak da, yarın muhakkak
var.
Yazılarımı http://www.allahateslim.com/ adresinden de okuyabilirsiniz.
Yazılarımı http://www.allahateslim.com/ adresinden de okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder