Kuran’da organ
bağışının yasak olduğunu düşündürtecek tek bir ayet yoktur. Tam tersine, organ
bağışının hayra ve iyiliğe yönelik bir fiil olduğunu anlamamıza yönelik ayetler
vardır.
Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir.
(Maide Suresi, 32.ayet)
(Maide Suresi, 32.ayet)
Üstelik, Kuran’a göre
sadece müminlere değil, her topluluğa iyilik yapabiliriz. Açıkça bize karşı
savaş açmadıkları müddetçe…
Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan
çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.
Allah, adaleti ayakta tutanları sever.
(Mümtehine Suresi, 8.ayet)
(Mümtehine Suresi, 8.ayet)
Organ bağışının haram
olduğunu düşündürten fikirler, Kuran açısından baktığımızda, oldukça saçma.
Organlarını bağış eden bir insanın (haşa) acı çekeceği gibi, tamamen Kuran’la
çelişen iddialar ortaya atılıyor. Daha da ileri gidip, eğer organlarımı bağış
edersem, dirildiğim vakit eksik vücutlu dirilirim ya da Allah beni tekrar tam
diriltemez, tam düzgün yapamaz gibi akıl dışı (Kuran’ın her şeye gücü yeten ve
sınırsız kudret sahibi olarak tanıtılan Allah’ın vasıfları ile çelişen)
kuruntulara kapılıyorlar. Hatta, organ bağışı yapan ve yapılmış iki
kişinin amellerinin karışabileceği gibi düşünceler de yaygın.
Görüldüğü gibi, organ
bağışının sakıncalı olduğunu düşündürten üç büyük sebep var.
1- Ölü beden acı çekecek,
kabir hayatı diye bir şey var, ben de acı çekeceğim.
2- Allah tam
diriltemeyebilir, ya eksik vücutlu diriltilirsem
3- Her hangi bir organım
başkasına aktarılırsa, ya ahirette ikimizin amelleri karışırsa, onun günahı
bana yazılırsa vs
Zaten öldüğümüzde
organlar çürüyecek. Ayrıştırılacaklar toprağın altında, bakteriler tarafından.
Bütün halinde kalmayacaklar, eriyip gidecekler. Bir nevi yok olacaklar, başka
şeylere dönüşecekler. Kişi öldüğünde de aslında zaten bedeni organlarını bir
şekilde kaybetmiş olacak.
Allah korusun, tamamen
yanıp kül olan insanların, ya da haliyle zamanla toprağın altında sadece kemik
yığını olarak kalan insanların aynen tekrar yaratılabileceğine, Allah’ın bunu
yapabilecek güçte ve bilgide olduğuna iman etmiyor mu bu palavralara inanan
insanlar? Zaten toprağın altına girdiğimizde, kalp, böbrek, bağırsak hepsi yok
olacak, var olan hallerini kaybedip, ayrışıp, dağılacaklar, içindeki moleküler
yapılar başka şeylere dönüşecek, başka maddelerin içinde yer edinecekler
kendilerine.
Bizler zaten yoktuk,
hiçtik, Allah bizi sınırsız bilgisi ile yarattı, şekle soktu. Allah’ın
hafızasından mı şüphe ediyorsunuz? Tekrar aynı şekilde hem de tamamen yok olsak
dahi, tekrar aynı seni aynı bilinçle yaratamayacağını mı düşünüyorsunuz?
Allah, ayetlerinde
kendisinin hiçbir şeyi unutmadığını, sınırsız bilgisinin olduğunu, her türlü
yaratmayı bildiğini, her şeyi yoktan yaratabilecek güçte olduğunu, parmak
uçlarındaki parmak izini (kişisel imza) bile bir araya getirebileceğini
bildiriyor.
Haşa, bu kuruntulara
kapılanlara bari rahatlayacakları bir sebep sunayım: Bu kadar kuruntu
duyuyorsanız, bilimden de haberiniz yok anlaşılan, DNA bilginiz zaten her
hücrenizde kayıtlı. İlle de kolunuzun kopmasına, böbreğinizin çıkmasına gerek
yok, sizin biyolojik bilgilerinizin korunamaması için. Bütün organlarınız
alınsa bile, DNA bilginize ulaşılabilmesi mümkün. Haşa, Allah’ın tekrar sizi
yaratamaması için, DNA haritanızın kaybolmasının bir neden olabileceğini mi
düşünüyorsunuz? Allah’ın sizi hatırlayıp, aynı sizi yaratması için DNA
haritanızı herhangi bir parçanızdan okumaya ihtiyacı mı var?
De ki: “onlara hayatı verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.” (Yasin Suresi, 79.ayet)
De ki: “onlara hayatı verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.” (Yasin Suresi, 79.ayet)
Kuran’da defalarca
kez, Allah’ın bizi tekrar diriltileceği bildiriliyor, hem de haşa şaşma
olmadan.
Ne şekilde ölürsek
ölelim, organlarımız karnımızdan çıksa da, yanıp küle dönsek de, toprağa
gömülüp sadece kemik yığını olarak toprağın altında kalsak da, Allah emredip
bütün insanlar birden bire yok da olsa; Allah bizi diriltmek istediğinde tekrar
herkesi şaşmadan yaratabilecek güçtedir. Bunların hepsini ayetlerden
algılayabilmek mümkün.
Zaten, Allah bizleri tekrar dirilteceğini söylüyorsa, konu kapanmıştır. Biz
ne yaparsak yapalım, tekrar dirilteceğini zaten bildirmiş. Allah’ın vaadi
şaşmayacağına göre, Allah tüm zamanların hakimi olduğuna göre, Allah yalan mı
bildirecek haşa? Aksini iddia etmek, şüphe duymak, küfre sapmaktan başka bir
şey değil.
Varlığında şüphe bulunmayan bir günde insanları mutlaka Sen toplayacaksın. Gerçekten
de Allah vaadinden dönmez.
(Ali İmran Suresi, 9.ayet)
(Ali İmran Suresi, 9.ayet)
Organ bağışı yaparsak,
ya da kadavra olursak acı çekeceğimiz düşüncesi de oldukça mantıksız. Ölü beden
toprağın altına girecek, zaten çürüyecek, acı çekeceğine inanan, bunlar olurken
de acı çekeceğini neden düşünmüyor? O halde neden organlarını verme söz konusu
olunca acı çekeceğim diye hayıflanıyor? Oysa, Kuran’a göre, öldükten sonra
tekrar diriltilecek vakte kadar kimse acı-azap çekmeyecek. Kuran, insanların
birden bire diriltileceklerini söylüyor. Hatta, ”kim kaldırdı bizi
yerimizden?”şeklinde, şaşkınlık duyacak insanlar, kendilerini uykudan
uyanmış gibi hissedecekler, dünya hayatını da sanki bir rüyaymış gibi
algılayacaklar. Ecel gelip canımız alındığında, tekrar ahirette dirileceğimiz
ana dek, (ölüm ve tekrar diriltilme arasında) herhangi ayrı biz azap ve ya ödül
durumumuz yok. Allah, bazı insanlara özel olarak ceza vermeyi ve ya ödül
vermeyi uygun görmüş evet, ama onlara da bunu, Kuran ayetlerine göre, kabirde
değil, bizzat cennet ve cehennem denilen, Ahiret yurdunda yapıyor. Mesela,
şehitler Kuran’a göre şuanda cennetteler, firavunsa cehennemde şuan azap
çekmekte.
Konu kabir azabına
gelince, kabir azabının olmadığına dair ayeti verelim:
Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru
akın akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı
bizi mezarımızdan? Rahman’ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru
söylemişler.”
(Yasin Suresi 51. ve 52.ayetler)
Ayette de görüldüğü
üzere, ölüler birden diriliyorlar, yani öldükten sonra diriltilene dek belli ki
kendilerinde değiller ki şaşırıyorlar, ne oldu bize diyorlar, gerçekten ahiret
diye bir şey varmış diyorlar… Halbuki kabirde ödül ve ya azap görseler,
Ahiretin zaten gerçek olduğunu anlarlardı. Ölümden sonra insanın bedeni ölse
bile, varlığının sürdüğüne şahit olarak, orada ödül veya azaplarla yüzleşerek
Ahiretin varlığının, Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu zaten anlamış olurlardı.
Bizi kemik yığını olduktan sonra mı diriltecek yani, tarzı sorular,
inanmayan kimselerin sorduğu sorulardır. Bazı Müslümanların da çıkıp, benzer
mantıkla, ”organlarımız alındıktan sonra bizi diriltebilecek öyle mi?” diye
düşünmelerine, tam da kafirlerin mantığına benzer şekilde (yani bu kudreti bir
İlah’ın gösteremeyebileceği düşüncesi ile) düşünmelerine hayret ediyorum.(Bkz:
Muminun Suresi, 82.ayet Kıyame Suresi 3. ve 4.ayetler)
Organlarını bağış
etmiş biriyle, organlarını bağış etmemiş birinin, toprağın altındaki halleri
aynı, ikisi de son raddede kemik yığını oluyor. Organını bağış etmeyen kişi de
kısa bir süre sonra o organlarını kaybediyor, belirttiğim gibi, toprağa
karışıyor her şeyi, hatta döngülerle başka maddelere vermiş oluyor onları.
Hala aklınızı işletmiyor musunuz? (Yusuf Suresi, 109.ayet)
3.maddeye gelirsek,
yani organ bağışı yapılınca başka insanlarla amellerimizin karışabileceği
korkusuna…
Allah, O gün
geldiğinde, kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyeceğini söylerken (Bkz: Enbiya
Suresi 47.ayet), başkasının günahının yanlışlıkla bize yazılabileceğini
düşünmek, hangi mantığın hangi imanın eseridir? Günahı işleyen insanın
benliğidir, bilinçsiz yapıları değil… İnsanın benliği, Allah katında bellidir,
gözümüzün yerine başkasının gözü nakledildiğinde, gözümüzle yaptığımız
günahlar, organın üzerine değil “kişinin benliği üzerine yazılıyor”. Yani, o
organı kullanan benliğe… Durum bu kadar açıkken, nedir bu İslam’ı uydurukçu
hocaların beyin süzgecinden geçirerek yaftalamak? İşte tüm bu
mantıksızlıkların, aslında temelde iman eksikliklerinin sebebi, Kuran’ı
bilmemek, Kuran’dan habersiz olmak… Anlayarak Kuran okusalar, belki Allah’ın
yardımı ile düzelecekler.
Kuran’ı genel anlamda
idrak ettiğimizde, organ bağışının değil sakıncalı/yasak bir eylem olmasını
geçtim, tam tersine başka insanlara hayat verecek olması açısından da hayra
yönelik çok güzel bir vasiyet olacaktır. Ayrıca, organların verildiği kişinin
kim olduğu hakkında da kafa yorup üzülmeye gerek yok. Tabi ki insan önce,
başkalarına iyiliği dokunacak iyi birisinin yaşamasına vesile olmak ister, ama
yok yere kuruntularla kendimizi üzmek de yersiz olacaktır. İyi bir insan, biz
ona organlarımızı bağışladıktan sonra sapabilir, kötü bir insan da tövbe edip
halini düzeltebilir. Kişilerin ne olacağını biz bilemeyiz. Allah, bu konuda da
gönlümüze su serpmiş ve bize karşı savaş açmayan her kişiye/topluluğa iyilikte
bulunma hakkı tanımıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder