6 Nisan 2016 Çarşamba

Kuran'ın Kapitalizme Bakışı Nasıldır?

İslam, kapitalizmin yol açtığı pek çok soruna karşı çıkmakla birlikte,İslam tamamen antikapitalist değildir. Özel mülk ve serbest  ticaret gibi özgürlük alanlarına izin verir. İslam tamamen kapitalizmin getirdiği (sosyalizmin ve ya başka bir ideolojinin kaldırmak istediği) her şeyi yasaklar diye düşünmek yanlış olur.
Kapitalizmin yol açtığı para hırsını, yoksul bir tabakanın oluşmasını, açgözlülüğü, paranın insandan ve insani değerlerden daha fazla yüceltilmesini, elinde para bulunanların başka herkesi ezmesini, devletlerin kan dökücü hırsını, para babası şirket sahiplerinin her türlü iğrençliği yapmasına rağmen kayırılmasını, hatta zenginlerin parası ile yaptığı yanlışlardan kurtulmasını, zenginin çocuğu eğitim/sağlık gibi alanlardan rahat rahat faydalanırken, yoksulun çocuğunun sırf yoksul olmasından ötürü en temel sosyal imkanlardan toplum tarafından mahrum bırakılmasını, para kazanmak için türetilen ve insanları kötü şeylere yönelterek yozlaştıran yayınları, para uğruna doğanın katledilmesini, gıdaların doğal yapısının bozdurularak sağlıksız gıdalar üretilmesini, faizle iş yapan banka gibi kurumları elbette onaylamaz.
Kuran’ın getirdiği sosyal yaşam ve  toplumsal düzeni uygulamak, başka başka ideolojiler gibi ütopya değildir. İnsanlar, Kuran ahlakına bağlı kaldığı müddetçe, kapitalizmin zararları ortadan kalkacaktır.
İslam özel mülke izin verir yani kapitalizmin yol açtığı sorunlara karşı çıkarken, sosyalizm gibi başka ideolojiler ile de tamamen özdeşleşmez. İnsanlar serbest bir şekilde ticaretle de uğraşabilir. Biraz daha zenginleşebilir. Başka birinden daha fazla mal sahibi de olabilir. Kuran nimetlenme konusunda insanlar arasında fark edilir bir uçurum olmamasının sağlanmasını ister. Bu da ancak öncelikle her bireyin kendi üzerine düşen görevi yapması ile sağlanabilir. Öncelikle, bizler Allah’ın birey olarak yapmamızı emrettiği şeyleri yerine getirmeliyiz.
Özel mülke izin olsa da İslam’ın tamamen kapitalizmle uyuştuğu da söylenemez. Müminin malında ihtiyaç sahiplerinin, yoksulların hakkı olduğunu söyleyen (zariyat suresi -19) bir dinin kapitalizm ile tamamen uyuştuğunu söylemek de mümkün değildir. Kapitalizm, kişilerin sahip olduğu bütün malların, paraların üzerinde  tamamen o kişilerin hakkı olduğu tezine dayanır. Bu teze göre, kişiler mallarından başkaları için harcamak zorunda değildir ama Allah’ın buyruklarına göre, kişiler başkaları için mallarından, kazançlarından harcamak zorundadırlar.

Bir mümin dilerse, kişisel bir tercih olarak, ben antikapitalist yaşayacağım, özel mülk edinmeyeceğim diyebilir. Kendi kişisel ideolojilerini İslam’a mal etmeye kalkarsa, işte bu konumda Allah’ın dinine iftira atmış olur.

Kuran adaletsiz gelir dağılımı gibi konulara da dikkat çeker. Nimet ve imkanların bütün topluma yayılmasına, gücü yetmeyenlerin de bunlardan yararlandırılmasını sağlamaya yönlendirir.

Aşırı yoksulluğun ve aşırı zenginliğin bir arada bulunduğu, yani gelir dağılımında uçurum olan bir toplumda (ülkemiz gibi) yaşamak zorunda kalmış bir Müslümana, toplumunda yoksul bir sürü kişi var diye tatil yapmayı, araba almayı, daha lüks bir evde yaşamayı, daha üst kaliteli cihazlardan faydalanmayı ise Allah yasaklamaz. Yoksulda yok diye elindeki bütün imkanları dağıtmak zorundasın, lüks şeyleri asla kullanmamalısın gibi bir anlayışı da barındırmaz. Yoksulda yok diye, konforlu ve imkanı geniş bir hayatı terk etmesi de emredilmez. Böyle bir anlayışın Kuran ile uyumlu olmadığını anlamak, ayetlere bütüncül bakış açısı ile baktığımızda ortaya çıkar.

Kuran Müslüman birinin, lüks şeyler satın almasını, konfor içinde yaşamasını yasaklamazken, bir yandan da dünyanın malı mülkü ile oyalanıp kendini bunlara kaptırmayı, israfa kaçmayı onaylamaz. Kişi ne kadar bağış yapacağı konusunda ise vicdanı ile baş başa bırakılmıştır. Elbette daha fazla bağışta bulunma imkanı olup da daha fazla bağışta bulunmayı seçenler, Allah dilerse mükafatlarını kat kat alacaktır.

Neyin israf olup olmadığını pek çok kişi kendi vicdanı ile iyice düşünerek ayırt edebilir. Kaliteden ötürü daha iyi bir arabayı, giysiyi tercih etmek israf olmayacaktır. Tam tersine ucuz alan pahalı alır sözü gerçekleşebilir yani kalitesiz bir ayakkabı bir senede yırtılırken çok daha kaliteli ayakkabımız bizi birkaç yıl idare edebilir. Giyemeyeceğimiz kadar giysi satın almak ve onları elimizde tutmaya devam etmekte bir nevi israftır. Bu nedenlerden ötürü, toplumunda fakir insanlar var diye elindeki bütün imkanları dağıtıp tamamen fakir yaşamayı seçen bir peygamber modeli anlatıları da kuran’da yer almaz. Çünkü, Kuran’da miras adı altında hukuk sistemi de vardır. Hatta Muhammed peygamberimizi yoksul bir derviş gibi göstermeye çalışanlara kuran, Peygamber’e hitaben“seni yoksul bulup zenginleştirmedik mi?” (Duha Suresi, 8) diyerek bu iddialara karşı çıkar. Zengin ve yoksulların bulunduğu bir toplumda bir mümini fakir yaşamaya mahkum olacak bir anlayış görüldüğü üzere Kuran’da yoktur.  Zaten, Kuran kimsenin fakir yaşamamasını ister. Kuran, Allah’ın temiz güzel rızıklarından yenilmesini, indirdiği süslerden faydalanmayı, güzel ve temiz giyimi öğütler.
Gelir dağılımı konusuna dönersek, gelir konusunda ve imkanlardan faydalanma konularında halk içinde uçurum bulunan toplumlar hakkında önemli bir ayet;
Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
(Nahl Suresi, 71)
Bu adaletsiz sistemin oluşmasına sebebiyet veren, Kuran’da genellikle kodaman diye adlandırılan güruhun aldığı vebali düşünemiyorum.
Üç günlük dünyada, üç günlük sefa yaşayacağım diye sonsuz ahireti yakmaya değer mi?

Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz.

1 yorum:

  1. YAZIMA GELEN BİR YORUMA, VERDİĞİM CEVABIM

    1. yazıda zenginin malında fakirin hakkı olduğunun ayetlerde bildirildiği belirtilmiştir.

    2. Kuran’da Allah pek çok ayette fakirler, yolda kalmışlar, yetimler, yakınlar hakkında maddi yardım yapılmasını hatta boşanmış kadınlara bile müminlerin maddi yardım da bulunmasını bildirmiştir.

    3.lakin, İslam’ın yardımlaşmaya çağırdığı aşikar olduğu kadar, dünyevi lüks-konfor sağlayıcı süslerden ve imkanlardan yararlandırmayı asla yasaklamadığı açıktır. Hatta ayetlerde güzel giyime yönlendirme, süsleri takınma, lükse, konfora ulaşma, imkanlardan yararlanma ve başkalarını da yararlandırmaya çağrı vardır. Lüks yasak demek, büyük ve lüks içerisindeki kimseye nasip olmayacak bir sarayda yaşamış Süleyman Peygamberi; aslında her gün günah işlemekle suçlamak demektir, ki o sarayını heykeller ile süslemiştir.

    4. Peygamber midesine taş bağlardı, günde bir hurma ile beslenirdi gibi iddialar nasıl kuran ile çelişmekteyse; sizin bahsettiğiniz zevcesinin mirasını nasıl dağıttığı hakkında hiçbir kesin delilimiz de yoktur.

    Hadisler dinin kaynağı olamaz, kesin delil değillerdir, hem birbirleri ile hem kuran ile açıkça çelişmektedirler. Peygamberin ağzından böyle sözler çıkmış olamaz, bunlar açıkça çelişkili olduğundan, Peygambere atılmış iftiralardan başka bir şey değildir.

    Konu ile alakalı olarak şu linkleri tavsiye ederim:

    http://www.kurandakidin.com/category/kuranagoredin/

    http://www.kurandakidin.com/category/hadislerinceliskileri/

    5. Kuran, yazıda da belirtildiği gibi, zengin ve fakir gibi, şuan ülkemizde de yaşanan, nimetler ve imkanlardan faydalanma açısından bir uçurum olmamasını istiyor.

    Vee de, bu istek belirtilirken,

    müminlerin lüksten, konfordan, süslerden, imkanlardan yararlanmalarını ASLA YASAKLAMIYOR.

    Bu nedenle, bir insanın kullandığı bir parfümü; pahalılığından, güzelliğinden ve fakir biri onu kullanamadığından ötürü yasaklamaya kalkmak; ancak dine yeni bir yasak eklemek olacaktır, bu da çok büyük bir günahtır. Lakin, bu o zengin insanın, sahip olduklarını fakirlerle paylaşmasının, imkanların her insanın ulaşabilmesi için çabalamasının emir olmaktan çıktığı anlamına gelmez. Kuran’a göre bir insan hem imkanlardan faydalanıp, dünyevi konfor içerisinde yaşayabilir, hem de yardım da bulunabilir. Elinde çok çok büyük nimetler bulundururken, bunları insanlara ulaştırmamak zaten Kuran’a göre doğru bir tavır değildir.

    Bir insan hem konfor içerisinde yaşayıp hem yardımda bulunan biri olamıyor mu? Kuran yardımı emrediyor, konfor içerisinde yaşamaya da izin veriyor!

    Sizin bu anlayışınıza göre, duha suresi 8.ayette Muhammed Peygamberimizin Allah tarafından zenginleştirilmesi, hatta ahzab suresi 53.ayette bildirildiği gibi çok sayıda evi olması da günahtı herhalde!

    YanıtlaSil