İslam, kapitalizmin yol açtığı pek çok soruna karşı çıkmakla
birlikte,İslam tamamen antikapitalist
değildir. Özel mülk ve serbest ticaret gibi özgürlük
alanlarına izin verir. İslam tamamen kapitalizmin getirdiği (sosyalizmin
ve ya başka bir ideolojinin kaldırmak istediği) her şeyi yasaklar diye düşünmek
yanlış olur.
Kapitalizmin yol açtığı
para hırsını, yoksul bir tabakanın oluşmasını, açgözlülüğü, paranın insandan ve
insani değerlerden daha fazla yüceltilmesini, elinde para bulunanların başka
herkesi ezmesini, devletlerin kan dökücü hırsını, para babası şirket
sahiplerinin her türlü iğrençliği yapmasına rağmen kayırılmasını, hatta
zenginlerin parası ile yaptığı yanlışlardan kurtulmasını, zenginin çocuğu
eğitim/sağlık gibi alanlardan rahat rahat faydalanırken, yoksulun çocuğunun
sırf yoksul olmasından ötürü en temel sosyal imkanlardan toplum tarafından
mahrum bırakılmasını, para kazanmak için türetilen ve insanları kötü şeylere
yönelterek yozlaştıran yayınları, para uğruna doğanın katledilmesini, gıdaların
doğal yapısının bozdurularak sağlıksız gıdalar üretilmesini, faizle iş yapan
banka gibi kurumları elbette onaylamaz.
Kuran’ın getirdiği
sosyal yaşam ve toplumsal düzeni uygulamak, başka başka ideolojiler gibi
ütopya değildir. İnsanlar, Kuran ahlakına bağlı kaldığı müddetçe, kapitalizmin
zararları ortadan kalkacaktır.
İslam özel mülke izin
verir yani kapitalizmin yol açtığı sorunlara karşı çıkarken, sosyalizm gibi
başka ideolojiler ile de tamamen özdeşleşmez. İnsanlar serbest bir şekilde
ticaretle de uğraşabilir. Biraz daha zenginleşebilir. Başka birinden daha fazla
mal sahibi de olabilir. Kuran nimetlenme konusunda insanlar arasında fark
edilir bir uçurum olmamasının sağlanmasını ister. Bu da ancak öncelikle her
bireyin kendi üzerine düşen görevi yapması ile sağlanabilir. Öncelikle, bizler
Allah’ın birey olarak yapmamızı emrettiği şeyleri yerine getirmeliyiz.
Özel mülke izin olsa da
İslam’ın tamamen kapitalizmle uyuştuğu da söylenemez. Müminin malında ihtiyaç sahiplerinin, yoksulların
hakkı olduğunu söyleyen (zariyat suresi -19) bir dinin kapitalizm
ile tamamen uyuştuğunu söylemek de mümkün değildir. Kapitalizm, kişilerin sahip
olduğu bütün malların, paraların üzerinde tamamen o kişilerin hakkı
olduğu tezine dayanır. Bu teze göre, kişiler mallarından başkaları için
harcamak zorunda değildir ama Allah’ın buyruklarına göre, kişiler başkaları
için mallarından, kazançlarından harcamak zorundadırlar.
Bir mümin dilerse,
kişisel bir tercih olarak, ben antikapitalist yaşayacağım, özel mülk
edinmeyeceğim diyebilir. Kendi kişisel ideolojilerini İslam’a mal etmeye
kalkarsa, işte bu konumda Allah’ın dinine iftira atmış olur.
Kuran adaletsiz gelir
dağılımı gibi konulara da dikkat çeker. Nimet ve imkanların bütün topluma
yayılmasına, gücü yetmeyenlerin de bunlardan yararlandırılmasını sağlamaya
yönlendirir.
Aşırı yoksulluğun ve
aşırı zenginliğin bir arada bulunduğu, yani gelir dağılımında uçurum olan bir
toplumda (ülkemiz gibi) yaşamak zorunda kalmış bir Müslümana, toplumunda yoksul
bir sürü kişi var diye tatil yapmayı, araba almayı, daha lüks bir evde
yaşamayı, daha üst kaliteli cihazlardan faydalanmayı ise Allah yasaklamaz.
Yoksulda yok diye elindeki bütün imkanları dağıtmak zorundasın, lüks şeyleri
asla kullanmamalısın gibi bir anlayışı da barındırmaz. Yoksulda yok diye,
konforlu ve imkanı geniş bir hayatı terk etmesi de emredilmez. Böyle bir
anlayışın Kuran ile uyumlu olmadığını anlamak, ayetlere bütüncül bakış açısı
ile baktığımızda ortaya çıkar.
Kuran Müslüman birinin,
lüks şeyler satın almasını, konfor içinde yaşamasını yasaklamazken, bir yandan
da dünyanın malı mülkü ile oyalanıp kendini bunlara kaptırmayı, israfa kaçmayı
onaylamaz. Kişi ne kadar bağış yapacağı konusunda ise vicdanı ile baş başa
bırakılmıştır. Elbette daha fazla bağışta bulunma imkanı olup da daha fazla
bağışta bulunmayı seçenler, Allah dilerse mükafatlarını kat kat alacaktır.
Neyin israf olup olmadığını
pek çok kişi kendi vicdanı ile iyice düşünerek ayırt edebilir. Kaliteden ötürü
daha iyi bir arabayı, giysiyi tercih etmek israf olmayacaktır. Tam tersine ucuz
alan pahalı alır sözü gerçekleşebilir yani kalitesiz bir ayakkabı bir senede
yırtılırken çok daha kaliteli ayakkabımız bizi birkaç yıl idare edebilir.
Giyemeyeceğimiz kadar giysi satın almak ve onları elimizde tutmaya devam
etmekte bir nevi israftır. Bu nedenlerden ötürü, toplumunda fakir insanlar var
diye elindeki bütün imkanları dağıtıp tamamen fakir yaşamayı seçen bir
peygamber modeli anlatıları da kuran’da yer almaz. Çünkü, Kuran’da miras adı
altında hukuk sistemi de vardır. Hatta Muhammed peygamberimizi yoksul bir
derviş gibi göstermeye çalışanlara kuran, Peygamber’e hitaben“seni yoksul bulup zenginleştirmedik mi?” (Duha Suresi, 8) diyerek bu
iddialara karşı çıkar. Zengin ve yoksulların bulunduğu bir toplumda bir mümini
fakir yaşamaya mahkum olacak bir anlayış görüldüğü üzere Kuran’da yoktur.
Zaten, Kuran kimsenin fakir yaşamamasını ister. Kuran, Allah’ın temiz
güzel rızıklarından yenilmesini, indirdiği süslerden faydalanmayı, güzel ve
temiz giyimi öğütler.
Gelir dağılımı konusuna
dönersek, gelir konusunda ve imkanlardan faydalanma konularında halk içinde
uçurum bulunan toplumlar hakkında önemli bir ayet;
Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla
verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale
gelmiyor. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
(Nahl Suresi, 71)
Bu adaletsiz sistemin
oluşmasına sebebiyet veren, Kuran’da genellikle kodaman diye adlandırılan
güruhun aldığı vebali düşünemiyorum.
Üç günlük dünyada, üç
günlük sefa yaşayacağım diye sonsuz ahireti yakmaya değer mi?
Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz.
YAZIMA GELEN BİR YORUMA, VERDİĞİM CEVABIM
YanıtlaSil1. yazıda zenginin malında fakirin hakkı olduğunun ayetlerde bildirildiği belirtilmiştir.
2. Kuran’da Allah pek çok ayette fakirler, yolda kalmışlar, yetimler, yakınlar hakkında maddi yardım yapılmasını hatta boşanmış kadınlara bile müminlerin maddi yardım da bulunmasını bildirmiştir.
3.lakin, İslam’ın yardımlaşmaya çağırdığı aşikar olduğu kadar, dünyevi lüks-konfor sağlayıcı süslerden ve imkanlardan yararlandırmayı asla yasaklamadığı açıktır. Hatta ayetlerde güzel giyime yönlendirme, süsleri takınma, lükse, konfora ulaşma, imkanlardan yararlanma ve başkalarını da yararlandırmaya çağrı vardır. Lüks yasak demek, büyük ve lüks içerisindeki kimseye nasip olmayacak bir sarayda yaşamış Süleyman Peygamberi; aslında her gün günah işlemekle suçlamak demektir, ki o sarayını heykeller ile süslemiştir.
4. Peygamber midesine taş bağlardı, günde bir hurma ile beslenirdi gibi iddialar nasıl kuran ile çelişmekteyse; sizin bahsettiğiniz zevcesinin mirasını nasıl dağıttığı hakkında hiçbir kesin delilimiz de yoktur.
Hadisler dinin kaynağı olamaz, kesin delil değillerdir, hem birbirleri ile hem kuran ile açıkça çelişmektedirler. Peygamberin ağzından böyle sözler çıkmış olamaz, bunlar açıkça çelişkili olduğundan, Peygambere atılmış iftiralardan başka bir şey değildir.
Konu ile alakalı olarak şu linkleri tavsiye ederim:
http://www.kurandakidin.com/category/kuranagoredin/
http://www.kurandakidin.com/category/hadislerinceliskileri/
5. Kuran, yazıda da belirtildiği gibi, zengin ve fakir gibi, şuan ülkemizde de yaşanan, nimetler ve imkanlardan faydalanma açısından bir uçurum olmamasını istiyor.
Vee de, bu istek belirtilirken,
müminlerin lüksten, konfordan, süslerden, imkanlardan yararlanmalarını ASLA YASAKLAMIYOR.
Bu nedenle, bir insanın kullandığı bir parfümü; pahalılığından, güzelliğinden ve fakir biri onu kullanamadığından ötürü yasaklamaya kalkmak; ancak dine yeni bir yasak eklemek olacaktır, bu da çok büyük bir günahtır. Lakin, bu o zengin insanın, sahip olduklarını fakirlerle paylaşmasının, imkanların her insanın ulaşabilmesi için çabalamasının emir olmaktan çıktığı anlamına gelmez. Kuran’a göre bir insan hem imkanlardan faydalanıp, dünyevi konfor içerisinde yaşayabilir, hem de yardım da bulunabilir. Elinde çok çok büyük nimetler bulundururken, bunları insanlara ulaştırmamak zaten Kuran’a göre doğru bir tavır değildir.
Bir insan hem konfor içerisinde yaşayıp hem yardımda bulunan biri olamıyor mu? Kuran yardımı emrediyor, konfor içerisinde yaşamaya da izin veriyor!
Sizin bu anlayışınıza göre, duha suresi 8.ayette Muhammed Peygamberimizin Allah tarafından zenginleştirilmesi, hatta ahzab suresi 53.ayette bildirildiği gibi çok sayıda evi olması da günahtı herhalde!