Ontoloji: Varlık anlayışı
Pek çok insan için, “iyi bir insan” dendiğine şahit
oluruz. Elle tutulur, gözle görülür günahlar işlemeyen ama gündelik hayatında
da Allah’ın konu bile olmadığı
insanlar vardır bu tanımın içinde. Elbette bizim iyi insan dediklerimizden daha kötü insanlar doludur etrafta. İftiracı,
dolandırıcı, hak yiyen, kibrinden ötürü başkalarını aşağı gören insanlar,
çoğunluk tarafından kötü diye adlandırılır. Oysa, o çoğunluğun
içindeki çoğunluğun da özel hayatında kimsenin göremediği çarpıklıklar vardır.
Elbette Allah’ı inkar eden ya da Allah’ı umursamayan
insanlardan kötü davranışlar görmeyebiliriz. Lakin, “gerçekten ahlaklı insan
olmak nedir?” bunu tartışmakla ancak onların iyi olup olmadığına karar
verebiliriz. Akıl sahipleri için görebilecekleri gerçek şudur, Allah yoksa ahlak kavramı yoktur ve ahlak
belirsizdir. Ahlak ancak ciddi bir merci ile temellendirilebilir.
Dinsiz olunca haliyle belirli bir ahlak yasası olmayacağından, her davranışın
olabilirliği, kişiden kişiye değişebilir. Ensest (Aile içi cinsel ilişki) gibi…
Neden yakalanma ihtimalim yoksa başkasının 1000 lirasını çalmayayım, neden
vicdan sahibi olayım, neden kötü dediğim duyguları dinlemeyeyim, neden buna
kötü diyeyim, neden vicdanım var gibi sorularla devam eder bu ahlakın
belirsizlik problemi. Bunları söylediğimizde, bu soruları beğenmeyip, “Allah olmasa
demek ki annenle birlikte olacaksın?” gibi kendilerince karşı çıkışta bulunuyorlar.
Bu karşı çıkışın bile ne kadar komik kaldığını, bu karşı çıkışın nasıl temelsiz
bir görüşle dile getirildiğini çünkü; ateist ontolojisinde ahlak diye bir
kavramın yer bulamayacağını bir türlü anlayamıyorlar.
Kuran’a göre bir insanın iyi bir insan olması için hem
yapmaması gerekenler hem de yapması gerekenler vardır. Üstelik de iyi insan;
bunları belli bir temele dayandırarak yapan kişidir. O temelde, elbette, ahlakın belirli bir kavram olarak
yaşayabileceği vahiy bildirisi ile oluşturulur.
Kuran’a baktığımızda, gerçekten iyi olan kimselerin taşıdığı pek çok vasıf vardır.
Bunların en başında sayılan özellikler ise aslında iyi davranışları vahiy ile temellendirmektir.
İşte bu yüzden, gerçekten iyi olan insanlar önce Allah’ı umursayan, O’nun
getirdiği mesajın anlamına kulaklarını açmış, yasakladıklarından titizlikle
kaçan, buyruklarını ise gereğince yerine getirmeye çalışan insanlardır. Onlar, şeytandan kötü bir görüntü
verildiğinde, bu şeytandandır bana ne ki, deyip yüz çevirmeyi bilirler. (Bkz:
Araf Suresi 200.ayet)
Allah, insanları kendisine kulluk etmek için yarattığını
bildirir. (Bkz: Zariyat Suresi 56.ayet)
Ben,
cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.(Zariyat Suresi,
56.ayet)
Bu yüzden en doğru şekilde yaşayan insan, en önce kulluk
bilincinin farkında olan ve bunu yerine getiren insan olacaktır. Pek çok kişinin
iyi insan dediklerine baktığımızda, Allah’a kulluk etmek gibi bir gayelerinin
olmadığını görürüz. Elbette kulluk etmenin içine sadece namaz kılmak değil,
başkasına iftira etmemek gibi şeyler de giriyor. Bu bazı iyi insan denilen
insanlar, Allah’a inandığını belirtir belki bir iki dua ederler, ama
inançlarının gereğini yapmazlar, Kuran’ın bildirdiklerine sıkı sıkıya
sarılmazlar, sanki Allah yokmuşçasına umursamazca yaşamlarına devam ederler.
Bir insan bize kibar, saygılı davranabilir. Bu elbette
iyi bir şeydir, Allah’ın bazı yasakladıklarından kaçabilirler, hatta kötülük de
işlemeyebilirler. Belirttiğimiz gibi, tüm bunları yaparken Allah’ın varlığının
bilinci ile Allah rızasını hedefleyip isteyerek yapan insanın ahlakı temelli
olacağından, belirli bir temelde yaşadığı için en tutarlı hayatı o
süreceğinden, iyi insan olmada en samimi insan o olacaktır.
İyi insan önce Allah’a inanır ama en önemlisi ise, Allah’ı umursar.
Kuran’ı okur, ahireti, Allah rızasını her gün aklına
getirir, ibadet eder, hal ve davranışlarını dünyada birileri tarafından
sayılmak ve sevilmek hedefi ile (gizli ego savaşı ile) değil önce Allah’tan
çekinerek düzeltir. Böylece de, hem kendi hayatının huzuru hem toplumsal
hayatın huzuru için faydalı olanı kazanmış olur.
Tüm bu gerçekler Kuran’da şu ayet ile anlatılmıştır:
İyilik,
yüzünüzü doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. Asıl iyilik; Allah’a, Ahiret
gününe, meleklere, kitaba iman edenin; malını çok sevmesine rağmen onu
yakınlarına, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, köleleri özgürlüğe
kavuşturmaya verenin; namazı dosdoğru kılanın, zekatı verenin, sözleştiği zaman
gereğini yerine getirenin; sıkıntıda, darlıkta, savaşın kızıştığı anda sabır gösterenin
eyleminden oluşur. İşte bunlardır doğru olanlar, sakınanlar da bunlardır.
(Bakara
Suresi, 177.ayet)
Cennete kimin layık olduğu da şu ayette belirtilmiştir:
Yoksa
siz, Allah içinizden yolunda uğraşıp didinenleri seçmeden, sabredenleri
seçmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
(Ali İmran Suresi, 142.ayet)
Allah günahkar
birini affedebilir. Lakin Kuran’ın bildirdiği iyi insan profili ve kurtuluş
anahtarı belli. Bu anahtar da Allah’ı
umursamaktır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder