9 Mart 2014 Pazar

Kuran’da Başörtüsü Var mı? Topuklu Ayakkabı Giyilebilir mi? Kuran’a Göre Hangi Bölgeler Açılmamalı?

Allah, Kuran’da sakınılması gerekenlerden sakınmamız için tüm kullarına çeşitli öğütlerde bulunur. Tüm hayatını Allah’ın sınırlarını gözeterek yaşamayı arzulayanlar, Allah’ın öğütlerini yerine getirmek için gayret içerisinde olmalıdır. 

Eğer bizler, hayatımızı ''önce Allah'' diyerek yaşıyorsak nefsimizin istediklerini, Allah'ın bizden istediklerine uygunluğuna göre değerlendirmemiz gerekir. Bizler için güzel olan bir şey, Allah için hiç güzel bir davranış olmayabilir. Ahlak yargılarımızın doğruluğu ancak insan üstü Yüce bir gücün yani Yaratıcımızın belirlemesi ile geçerli olabilir.

Allah kitabında bir müminin nasıl yaşaması gerektiğini detaylıca tarif etmiş. Kadın-Erkek tüm inanan müminlere hayatı boyunca kılavuz olacak harika bir kitap indirmiş. Elbette tüm yaşantımızı Allah’a göre ayarlayan bizler için pek çok konuda hükmünü bildiren Allah (ticarette,evlilikte olduğu gibi) giyim konusunda da bazı hüküm ve öğütlerde bulunmuş. Eğer biz Allah’a gönülden en yakın olanlardan olmak istiyorsak, bunun için gayret göstermeye çalışıyorsak, tüm bu öğütlere karşı titizlik göstermek durumundayız. 

Allah, tüm müminlere nasıl bir hayat yaşaması konusunda rehber olacak bir kitap indirmiş, Kur'an'ı... Allah kitabında kadınlara giyim konusunda bazı hükümler buyurmuştur.

Kuran, Muhammed Peygamberimizin dönemi dahil, sonraki pek çok topluma (çağa, geleneğe, kültüre) inen bir kitaptır. Her toplumun coğrafi koşulu farklı olduğu gibi her insanın da özel yaşamında farklılıklar gözlemlenebilir. Herkesin de farklı giyim tarzları göstermesi normaldir. Allah bu yüzden insanları zora sokmamış, ne kadınları sıcakta pişecekleri bir giyim tarzına mecbur etmiş, ne de erkekleri iffetleri konusunda serbest bırakmamıştır. Maalesef geleneği dinselleştirenler, Arap yarımadasında gözlemledikleri bazı giyim tarzlarını ya da Peygamberimiz zamanında moda olan bazı giyim-sakal tarzlarını, İslami bir giyim tarzıymış gibi insanlara empoze etmeye çalışmışlar, lakin Kuran gerçekleri sayesinde, ortaya attıkları yalanlar, Allah’ın gerçek hükümlerini değiştirememiştir. Kuran’da olmayan hükümleri Allah’ın hükmüymüş gibi lanse etmeye kalkanlar ve bu hükümleri okuyup araştırmadan Allah’ın emri diye kendilerine emir edinenler, Allah’ın dinine iftira atma yolunda olanlar, elbette her birimizin hatalarımızla yüzleşeceği o hesap gününde bu hataları ile yüzleşeceklerdir.

Bunları hatırlattıktan sonra başörtüsü ve çarşaf mevzusuna gelip, şöyle bir düşünelim… Daha bugün bile arap yarımadasında erkekler sıcaktan korunmak için başlarına bir çeşit örtü geçirmekteler. Hepimiz o coğrafi koşullardaki erkeklerin bu giyim tarzını biliyoruz. Çünkü içerisinde bulundukları coğrafi ortam, gelenekleri, tercihleri onları bu giyime sevk ediyor. Tahminimce günümüzde de olduğu gibi, arap yarımadasının sıcağından ötürü başlarını örten erkekler, Peygamber zamanında da vardı. Bugün dahi bizler Türkiye sınırlarında yazın dışarı çıkarken güneş şapkası kullanıyoruz başımızı korumak için. Peygamberimiz de bizler gibi bir beşer olduğuna göre çöl sıcağında başını örtmek için yüksek ihtimalle bir çeşit örtü kullanıyordu. Niyeyse, arap kadınlarının çöl sıcağı koşullarından ötürü tercih ettiği baş örtüsünü  - Peygamber eşlerinden örnek vererek-İslami bir kuralmış gibi tüm müslüman kadınlara öğütleyenler, Peygamber döneminde sahabe erkeklerin ve Peygamberimizin kullandığı baş örtüsünü erkeklere ”sünnet/sevap” diye önermeyi pek akıllarına getirmemekte. 
Gelenekleri dinselleştirmeye kalkmak büyük bir vebaldir. Allah’ın dini hiçbir toplumun geleneğine has şekillere sokulmaya çalıştırılamaz. Allah’ın hükümleri açıktır ve hepsi Kuran’dadır. Allah’ın hükümleri dışında hükümler getirenleri hoca, alim edinenler en büyük Alimin Allah olduğunu bilsinler. Yunus Suresinde Allah’ın bildirdiği gibi, ancak kılavuzlanma ile doğru yolu bulabilecek kişilerin ardına gafletle düşüp, onları Allah’ın hükmüne ortak etmeye kalkmasınlar. Doğruyu birilerinin uygun görmelerine göre değil, Allah’ın kelamına göre edinmeye çalışmalıyız. Bugün Peygamberin sünneti adı altında Kuran’da olmayan hükümler, dini hüküm haline getirtilmiş. Bu nedenle bazı kişiler, özel hayatlarında çelişkilerle dolu olabiliyorlar. Peygamber yerde yemek yiyordu diyerek yerde yemek yiyerek sevap alacaklarını sananlar, Peygamberin döneminde kullanılan deveye değil de son model arabaları tercih edebiliyorlar. Allah’ın istediği gibi bir kul, diş fırçası yerine misvak kullanmakla olmaz sevgili kardeşlerim. Peygambere uymak, Peygamberin içinde bulunduğu koşullardan ötürü tercih ettiklerini emir edinip yerine getirmekle hiç olmaz. Peygambere uymak; Peygamberimizin de tebliğ ettiği gibi Kuran’a uymakla, Kuran takvasını kazanmakla olur. 





Kadınlar için Allah’ın giyimde bildirdiği bazı sınırlar, öğütler vardır. Bunları Allah’a iman etmemize rağmen uygulamaya gayret gösteriyor muyuz? Yoksa göz ardı mı ediyoruz? Hepimizin Takva yolunda eksiklikleri olabilir lakin bunlarda bile bile ısrarcı olmayı, Allah onaylamıyor, günahlarda müminlerin ısrarcı olmadığını söylüyor, bir hata yaptıklarında af dileyip, tekrarlamadıklarını bildiriyor. Bir mümin kimseye baskı yapmamalı, ancak Allah’ın gösterdiklerini öğütlemek oldukça önemli. 

Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah’a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz! (Nur Suresi-31)  

Ayette de okuduğumuz gibi Allah kadınlara göğüs yırtmaçlarının üzerini örtmelerini bildiriyor. Yaka kısımları olarak adlandırabileceğimiz bu bölgeleri müslüman bir kadın Allah’ın sınırlarını gözeterek örtmelidir. Buradaki örtüyü kavramından çıkartıp, baş örtüsüdür diye özelleştirmek doğru bir yaklaşım değil. Örtü=örten şeydir. Örtülmesi gereken yer, ayette bildirilen yerlerdir. Ayetteki örtü ifadesini başörtüsü diye çevirecek olsak bile, ayette başın/saçın örtülmesinin zorunlu olduğu ifadesi geçmemektedir. Dönemin kadınlarına ilk hitaptan ötürü başörtüsü denildiği düşünülebilir. Nasıl ki Allah Hac suresi 27.ayette Hac yerine seyahat hakkında ''uzak yerlerden develerinize binerek gelin.'' gibi bir ifade kullanıyor ve biz bugün develeri, otomobillere veya uçaklara tercih etmiyorsak, ayetin amacına bakıyor ve deveyi bir örnek olarak anlıyorsak, başörtüsü kelimesini de böyle anlayabiliriz. 

Örtülmesi gerekli yerleri anlamak için, önemli iki ayrıntıyı düşünmemiz gerekir. İlki göğüs dekoltesi/yaka bölgeleri/göğüs bölgeleri/gömlek cebi yerleri olarak çevrilebilen göğüs bölgeleridir. İkincisi ise ayetin sonunda da görebileceğiniz gibi, ayakları yere vurmakla teşhir edilebilecek yerler. Allah her yeri tek tek saymayıp, süsler diye bir adlandırma yapmış. Bu süslerin ne olduğunu, ayetin sonundaki ifade sayesinde, ancak yere ayakları vurarak ekstra açığa çıkıp teşhir edilebilecek özel bölgeler olduğunu anlayabiliyoruz. Ayakları yere vurmak ifadesinden, örneğin normal çivi görünümünde topuklu ayakkabı giymeyi anlayabiliriz. Bu ayakkabılar, bu ayette bildirildiği gibi kadınların ayaklarını yere vurarak yürümesine neden olur. Bu tarz topuklu ayakkabı ile ayakları yere vurarak yürüdüğümüzde, en çok teşhir edilen, belirginleşen bölgeler, kalça, ön bacağın üstü yani basen bölgeleri denebilecek dizin üst bölgeleri (ki bu ayakkabılar bacakları öne atar), popo, kalçanın üstü olan bel bölgelerini daha çok kıvırtarak yürümeye neden olur. Hatta göğüs bölgeleri günümüzde kadınlar iç çamaşırı kullandığı için, göğüsleri bu ayakkabıyı giyse de giymese de aynı şekilde durur. Yani ayaklar yere vurulduğunda özellikle dikkat çekilen yerler, kalça-popo-basen-üst bacak-bel bölgeleridir. 

Ayakları yere vurarak yürüdüğümüzde, kollar ya da bacağın diz altının özellikle belli edilmediği açıktır. Saçlar da aynı şekilde ayaklar yere vurulduğunda özel bir teşhir halini almaz. Saçlar ayaklar yere vurulunca savrulabilir, böylece daha çok dikkat çeker; gibi bir yorum yapmaya kalkacak olursak, o halde saçlar sıkı bir topuz iken veya erkek saçı tarzında yapıldığında gösterilmesi sakıncasız mı olur? Ayette belli ki işaret edilen yer saçlar değildir. ''Ayaklarını yere vurup öyle yürüme kız'' diye babaannemiz bizi uyarsa, babaannemizin hangi bölgeleri gizlememizi istediğini anlarız. Popo-kalça bölgeleri uygun giyim sağlandığında bile bahsi geçen yürüme tarzı ile ekstra belli edilen yerler halini alabilir. 

Ayakları yere vurarak (topuklu ayakkabı giyerek) yürüsek de yürümesek de, kollar, bacağın diz altı aynı şekilde durmaya devam eder. Demek ki Allah, süsler derken, kolları ya da diz altını kast etmiyor. Ama, ön bacağın üstü olan basen, kalça, bel kıvrımı, popo gibi yerlerin teşhir edilmesini yani gösterilmesini kast ediyor olma ihtimali oldukça yüksektir. Buraları açmamamız hatta ekstra gizleme hususunda gayret etmemiz gerektiği bu ayetten anlaşılabilir.

Bu bölgeler pek çok şeyle (kıyafetle) örtülebilir. Ne ile örtmek istiyorsa kadın, örtü odur. Vücudunun üstü için şal, gömlek, tişört… Alt bölgesi için basen gibi, kalçaya yakın olan, bacağın üst kısımlarını örten, dizin üstünde yer alan ve ayetlerde dikkat çekilen bu bölgeleri teşhir etmeyen pantolon ya da etek tercih edilebilir. Giyildiğinde bu bölgelerin örtülmesidir önemli olan. Ayette örtü diye çevrilen kelime Hımar’dır. Hımar = örtüdür. Bazıları Hımar'dan başörtüsü anlamı çıkarmak için Hamr = aklı örten demek. Aynı yerden geliyor bu iki kelime, dese de, Türkçe dilinde de söylenişi birbirine benzer kelimeler vardır. Yüz-Yaz gibi. Bazısı da atın alın bölgesine Hımar dendiğini bu yüzden bu ayetteki Hımar'dan da baş anlaşılması gerektiğini söylüyor. Oysa kendileri başta ''atın alın bölgesine hımar deniyordu'' diyerek kendilerini ele veriyor. Atın alın bölgesine hımar deniyormuş demek ki, kadının saçına/kadının başına hımar denmiyormuş.

Allah güzel giyinmeyi yasaklamamış, her kadın bu bölgelerini örterek, çok tarz ve güzel olan kıyafetler giyip, kendini güzel hissetmeye devam edebilir. Giyinip kuşanalım diye bizlere süsler indirdiğini Rabbimiz söylüyor. İstediğimiz renk kıyafeti tercih edebiliriz. Saçlarımızı boyayabilir, makyaj yapabilir, hoş koku sürünebiliriz. Allah güzelliğimizi örtmemizi istemiyor, güzellik başkaları tarafından görülebilir. Kullanılan süslü kıyafetler ya da güzellik başkalarının dikkatini çekebilir. Bunları Allah zaten yasak etmemiş. Bakan art niyetle bakıyorsa, biz uygun olanı yaptıysak, bu bakanın sorumluluğunda. Dikkat çeken her şeyin yasak olduğu düşünülmemelidir, saç rengi, kıyafet rengi, değişik bir aksesuar gibi... Bunun yanında unutulmaması gereken bir yer var ki, o da, Allah’ın teşhir etmememizi buyurduğu bölgeleri açmamak, teşhir etmemek, bu bölgeleri çok dar giyimle belli etmemeye gayret etmeliyiz. 

Bunları hatırlattıktan sonra, baş örtüsü iddialarından devam edelim…


”Ama Peygamber döneminde kadınlar başlarını örtüyordu, bu yüzden Allah ayetine başörtüsü diye yazma gereği duymadı.” yaklaşımı ise hatalı bir yaklaşımdır. Kuran sadece Peygamber dönemindeki kadınlara değil, o dönem kadınlarından sonra pek çok farklı toplumun ve çağın kadınlarını kapsayacak şekilde geniş bir kitleye indirilmiştir. Özel olarak o dönem kadınlarına inmemiştir. O dönem kadınları zaten biliyor diye başka başka topluluklardaki kadınlardan örtülmesi gereken başka yerler, ayet içerisinde gizlenmemiştir. Eğer biz ”Kuran indirilirken o dönem kadınları başörtüsü kullandığından yazmak gereği duyulmadı baş örtüsü farzdır ” diyorsak başörtüsü kullanmayan koca bir kadın topluluklarına da Kuran’ın indirilmiş olmasını göz ardı ediyoruz demektir. Zaten öyle olsa, Kur'an'da anne ile evlenmenin haram olduğunun bildirilmesine de gerek duyulmazdı.

Özetle bizler başörtüsü kullanıyor ya da kullanmıyor olalım öncelikle Allah’ın örtmemizi buyurduğu yerleri örtmekte titizlik gösterelim. Her ne kadar günümüzde göğüs dekoltesi oldukça yaygın kullanılsa da ve kimi kadınca şık/güzel bulunsa da önemli olan bizim nasıl güzel bulduğumuz değil, Allah’ın güzel bulup bulmamasıdır. Allah’ın güzel bulmadığı şey ise çirkindir. Tüm bakış açılarından üstün olan bakış, her şeyi gören Allah’ın görmesidir. 

Ayette geçen şu ifade oldukça önemli: Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. 

Günümüzde yaygın olarak kullanılan giyim ürünlerinden biri topuklu ayakkabılar. Yazının içinde de değinmiştim. Burada Allah’ın kadınlara bildirdiği ayakları yere vurarak yürümemeleri gerektiğidir. Eğer bizim giydiğimiz topuklu ayakkabılar, ayaklarımızı yere vurarak gizlenmiş olan bölgeleri ortaya çıkartıyorsa ayaklarımızı yere vurduruyorsa bir kere daha düşünmekte fayda var. 

Ayrıca ayakları yere vurarak süsleri belli etmeyin ifadesi ile, bazı dansların, bu bölgeleri belli edeceğinden, yapılmaması gerektiğini anlayabiliriz. Oryantal dans gibi. 

Zaten Allah, tüm mümin kullarına tevazu ile yürüyün diyor. (Bkz: Furkan 63.ayet) Kıvırta kıvırta yürümenin tevazulu bir yürüyüş olmadığı belli. 

Belirttiğim gibi, ayakları yere vurarak süslerinizi belli etmeyin ayetinden, kalçaların, bacağın üst kısımlarının, popo gibi arka bölgelerin teşhir edilmemesi gerektiğini anlıyoruz. 

Kadın-Erkek müslüman hiçbir kimseye insanların iffetlerine yönelik hain bakışlar atmak yakışmaz. Kadın-Erkek müslüman hiçbir kimseye de karşı cinsi tahrik etmek amaçlı davranmak ve insanları zinaya çağırıcı-yaklaştırıcı davranmak yakışmaz. 

Dolgu topuk denilen, topuğun bir bütün halinde gittiği, ayakları yere vurarak yürütmeyen ayakkabılar tercih edebilirsiniz.(çok yüksek olmadıkça genellikle böyle yürütmezler. Bazı ayakkabılar yüksek tabanlı olabilmekte ama ayakları yere vurdurmayacak şekilde yürümeye de engel olmamakta.) Bazı botlar da yüksektir ama normal topuklular gibi değildir, ayaklarımızı yere vurdurarak yürütmez, sadece boyumuzu yükseltir. 


Eğer biz Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsak, önceliklerimiz bizim ne istediğimiz değil, Allah’ın bizden ne istediğidir.

Ayrıca Kur'an'da kadınlara hitaben ''dışarıya çıkarken cilbablarını/dış giysilerini üzerilerine alsınlar'' ayeti vardır. Ahzab 59.ayette geçer. Buradaki cilbab kelimesini araştırınca, ''uzun gömlek, entari, elbise, gömlek, eski türklerde kadınların giydiği entariye benzer bir giysi, iç çamaşırının üzerine giyilen giysiler'' gibi anlamlara geldiği açığa çıkıyor. Bazısı bu kelimenin çarşaf olduğunu iddia ediyor. Oysa çarşaf zaten zorunlu olsaydı, Nur 31.ayette özellikle göğüs-popo-kalça-basen gibi bölgelerin gizlenmesinden/örtülmesinden bahsedilir miydi? Çarşaf emredilir, konu biterdi. Ahzab 59.ayet, bana göre Nur 31.ayeti pekiştiriyor. Bir kere iç çamaşırı ile sokağa çıkmamız gerektiğini anlıyoruz. Dolayısı ile iç çamaşırı formundaki giysileri giymemek gerektiğini anlıyoruz. Örneğin denizde giyilen bikiniler-mayolar, iç çamaşırı formundaki şortlar ve hatta kısa atlet tarzındaki üstler... Ayrıca cilbab'ın anlamlarında gömlek-entari olması da yine vücudu tam tamına olduğu gibi saran dapdar giyimlerin de - yine Nur 31.ayetteki bölgeleri belli edeceğinden- tercih edilmemesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor diye düşünüyorum. Cilbab'ın bu farklı giyim ürünlerini kapsayan bir kelime olmasının da yine Allah'ın giyim ürünleri üzerinden bize örneklemeler yaparak, bizi işaret ettiği bölgeleri belli etmekten uzaklaştırmaya yönelttiğini anlıyorum. Yani ister gömlek giy, ister elbise, ister entari...Ahzab 59.ayeti okuyunca iç çamaşırınla ve ona benzer şeylerle dışarı çıkma, Nur 31.ayetteki gizlemen için dikkat çekilen bölgeleri gizleyen giysiler giy üzerine, iç çamaşırı formunda giyinme gibi mesajlar alıyorum ben üzerime...

En doğrusunu Rabbim bilir, hatalı konuştu isem Yüce Rabbim beni affetsin.

Ayrıca, bir insan başörtüsünün farz olduğunu düşünmüyor diye o insanı kafir ilan etmek hiç doğru değildir. Bile bile ayette böyle bir emir olduğunu düşünmesine-görmesine rağmen kabul etmiyorsa, bu şüphesiz kafirlik olur. Fakat ayetleri okuyup düşünüp, başörtüsünün farz olmadığını düşünüyorsa ve bu konuda sizce yanılıyorsa, bu ancak ilim eksikliği olabilir. Allah Kur'an'ı okurken ''ilmimi arttır'' diye dua etmemizi buyuruyor. (Bkz: Taha 114.ayet) Demek ki ilim artışı var, demek ki ilmimiz bazen eksik kalabilir, yanılabilir, düzelebilir. Önemli olan şirke-inkara düşmemektir. 

Allah Var blogu ile ortak sitemizden de beni takip edebilirsiniz. Ayrıca ekşisözlükte pulcher nickli yazarın entrylerine de göz atabilirsiniz. Sevgiler. 

29 yorum:

  1. Topuklu ayakkabi kismi beni biraz dusundurdu.benim bu ayetden anladigim bazi insanlar sokakta bile veyada baskalarinin yaninda ziplayarak modellerinki gibi yuruyor benin aklima hep o gelmisti sonucta babet giyen birinin modellerinki gibi ayaklarini yere vurarak yurudugu dusunun gene her yeri oynar yani hani hep diyoruz ya .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. babet giyilse bile düzgün yürümeme ve ya çivi tarzı topuklu ayakkabı giyme her ikisi de aynı kapıya çıkıyor görünen o ki. selamlar.

      Sil
  2. çok güzel bir yazı olmuş ,ahzab suresindeki dış örtülerini tanınmadan giysinler ifadesi bir çok insanın çarşafın feracenin giyilmesinin dini emir olduğunu düşünmesine söylemesine neden oluyor fakat burada açıkça başınızı örtün hükmü yoktur.MAİDE suresinde de yazar Allah açıklamadığı konularda bizleri serbest bırakır.adsız yazan seyirciye sormak gerek saçı süs olarak görecek ayet dayanağın nedir ? göğüs ve saçı aynı süs olarak algılayan kabullenen düşünme mekanızmanız oldukça şaşırtıcı ,Allah affetsin ama siz Kuran dayanağı olmadan haram,mekruh diyebiliyorsanız şirk içindesiniz demektir,YALNIZ HÜKÜM SAHİBİ ALLAHTIR , ALLAHIN HÜKĞMLERİNİN YAZILI REHBERİ DE KURANDIR.

    YanıtlaSil
  3. Malatya Haber Olarak Sizi Takip  Ediyorum Başarılarınızı Diliyorum İyi Bloglamalar :)  

    YanıtlaSil
  4. İslam'ı bilmek;
    Kur-an'ı kerim'in, peygamber efendimizin sünnetleriyle bir bütün olduğunu anlamak demektir.

    Kur-an'ı kerim de anlamakta zorluk çektiğiniz birşey varsa açıp Hadis-i şerif lere bakınız
    Ortunmenin yani başörtüsünün ne denli dinimizde önemli olduğuna,
    Tüm İslam alemi bilir ki peygamber efendimiz Hz.Muhammed(sav) kendinden yani Allah'u Teala' nin buyurdugundan başka birşey insanlara bildirmez....
    Allah cumlemizi yanlışa düşmekten sakındırsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar Allah'ın kulu.

      Hadisler güvenilir kaynaklar değillerdir. Çünkü hem Kuran ile hem de birbirleri ile çelişkiler içermektedirler.
      Kuran'a baktığımızda da, Kuran'ın dinen tek kaynak olduğunu belirten başka hiçbir söz yığınının dini delil olamayacağını anlayabileceğimiz sayısız ayeti vardır.
      Gene Kuran'a göre, Peygamberimizin sünneti sadece ve sadece Kuran'dadır. Kuran'da aranmalıdır. Peygamberimiz, Kuran'da belirtilmemiş hiçbir dini kural/emir bildirmemiştir. Sizin dediğiniz gibi, Peygamberimiz Allah'ın buyurduğu dışında hiçbir şeyi bildirmemiştir, bunların hepsi de ayetlerde yazılıdır, yalnızca ayetleri tebliğ etmiştir, başka hiçbir vahiy kitabı, vahiy kılavuzları inmemiştir. Hadis dediğiniz şeyler, peygamberimin ölümünden 200-300 yıl sonra insanlardan dinlenilerek derlenmiş kitaplardan başka bir şey değillerdir. Hepsi de tamamen yahudi iftirası, müşrik uydurması, putperest atalar dinine mensup insanlardan kalma rivayetlerdir. Bunların hepsi de, şeytanın Allah'ın gerçek yolunun üzerine kurulmaya çalışmasından başka bir şey değildir.

      Biz müminlere düşen, tam da bu peygambere ve Allah'a iftiralar içeren, kuran'ın yanına ek kaynak yapılmaya çalışılan şeytan öğretilerinden yüz çevirmektir. Bunları peygamber tebliğ etmemiştir, söylememiştir, sadece atalarımız bize peygamber söylemiş gibi lanse etmiştir. Kuran'da ataların dediklerinin delil olamayacağına dair de ayetler vardır.

      Sil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. merhaba, benim bu ayetten anladıklarım aslında şunlar: Kadınların süsleri var ve bu süslerin ne yapılırsa yapılsın asla saklanamayacak, gizlenemeyecek yerleri/kısımları var. Süsler kadınların kaygı duyulacak yerleri ve ayaklar yere vurulduğunda belli oluyorlar. Süsler gizlenmiş olsa bile kişi art niyetle yürüdüğünde gayet belli oluyor. Bir de başörtüsüyle/örtüyle kadınlar göğüs yırtmaçlarını örtmeliler. Bunları böyle toplarlayınca meselenin göğüs dekoltesi olduğunu düşünüyorum.

    Ancak izinli olan kişilere baktığımda çok geniş bir liste var. Niye üvey oğullara ya da kayınbabalara göstermek sorun olmasın ki diye düşünüyorum. Bir yandan da eskiden insanların bir evde yaşadığını hatırlıyorum. Hatta kadınlar kayınbiraderleriyle aynı evde yaşıyorlardı. Benim anne-babam yeni evlendiği zamanlarda amcam ve yengemlerle aynı evde yaşamışlar. Herkesin odası varmış. Birkaç ay da değil, birkaç yıl. Bunları hatırladıkça, emzirmeyi ve büyük göğüslü kadınları düşününce gerekli olduğuna kanaat getiriyorum ama yine de bence örtünme mevzusu tartışılırken bu listeyi de iyi düşünmek gerekiyor. Oldukça uzun bir ayet bu.

    Ben hiç topuklu giymediğim için bahsettiğiniz durumları yaşamadım, bilmiyorum. Ama şuna şahit oldum ki babet giyildiğinde diz üstünde olan bir elbise topuklu giyildiğinde daha da kısalıyor, nasıl oluyor anlamıyorum ama sanırım daha dik bir duruş sağlıyor.

    Geçenlerde tanık olduğum bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bir arkadaşımla hızlı hızlı yürüyorduk. Kızın göğüsleri büyük ve geniş bir şal sarmıştı omzuna, önüne. Dikkat çekici değildi yani. Ama yürürken göğüsleri hopluyordu ve ayağında da spor ayakkabı vardı. Bunun farkında olmadığını düşünüyorum. Dikkat çekmek için özel bir çabası olduğunu sanmıyorum. Fakat bu durum beni biraz düşündürdü. Hızlı hızlı ve dik bir duruşla yürüdüğü için böyle olmuş olabilir. Kafam karıştı yine de.

    YanıtlaSil
  7. Fakat saçların gerçekten süs olabileceğini de düşünüyorum. Reklamları falan hatırlayın saçları ahenkle dans eden kadınlar falan. Ya da kadınlar saçları konusunda hassastırlar. Uzun olsun, düzgün olsun isterler, kestirmek istemezler. Ya da bir değişiklik yapmak istediklerinde saçlarına yaparlar. Saç şekillendirme setleri, kuaförler hep kadınlara hitap ediyor.

    YanıtlaSil
  8. Sayın adsız, son örnekte söylediğiniz gibi, bazen ne yaparsak yapalım, fizyolojik yapımızdan ötürü göğüs bölgesi, kalça bölgesi vs belli olabilir, zaten ayette de süslerden kendiliğinden belli olması durumuna (yani ne yaparsak yapalım belli olması hariç) dikkat çekiliyor, biz elimizden geldiğince teşhir etmeyeceğiz, ama çarşafa da girmeyeceğimiz için vücut yapımızın az çok belli olması normal.

    Ben ayetlerden süsler olarak kastedilenin

    sadece göğüsler değil, ''ayakları yere vurunca belli olan yerler'' olarak algılıyorum. Çünkü Allah ''ayakları yere vurarak göğüsleri belli etmeyin'' dememiş ''ayakları yere vurarak süslerinizi belli etmeyin'' cümlesini kullanmış.

    Göğüs değil süsler kelimesi kullanıldığına göre, süsleri sadece göğüs ile sınırlandırmak mantıksız olur. Kaldı ki Allah ayetin ilk girişinde göğüsler diye belirtiyor, devamında süsler diye yeni bir tanıma geçiyor, yeni bir şey anlatıyor.

    Sayın Nur hanım

    Yorumumun ilk bölgesinde ifade ettiğim gibi,

    ''süslerin ne olduğu'' ancak ayakları yere vurduğunda özellikle belli olan bölgeler olarak düşünülmelidir. Kadının saçı her durumda nasıl yürürse yürüsün ahenkle ortadadır. Bu yüzden süsler ile kastedilenin normal yürüdüğümüzde özellikle belli olmayan bölgelerde aranmaması gerektiği kanaatindeyim. Kol, boyun, saç, dizin altı gibi...

    teşekkürler yorumlar için.

    YanıtlaSil
  9. Öncelikle selamlar.Bu aralar gerçekten baş örtüsü konusunu araştırıyorum. Bir yerde farzdır,saç bile görülmemelidir diyor.Hadislere bakınız diyor.Bir yerde ise farz değil sadece bir gelenek diyor.Açıkçası şuanda kendimi hiç iyi hissetmiyorum.Ailem ise kesinlikle farz olduğunu ,kuranda açıklayıcı ayetin olmadığını,peygamber efendimizin uygulamalarına,hadislere bakmamız gerektiğini söylüyor.Ama ben başımı kapatmak istemiyorum.Bana mantıksız ve saçma geliyor.Anlayamıyorum.Ailem çok baskılı, artık kısa kollu bile giyemiyorum.Onlara isteğimi anlattığımda kafir mi olmak istiyorsun diyorlar,hatta annem ağlıyor bile.Sadece şaşırıyorum.Baş örtüsünün farz olmadığını söyleyenler hep insanları dinden saptırmaya çalışanlar diyorlar.Daha lise ikiye geçtim.Ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Dinden soğuyormuşum gibi hissediyorum.Ben sadece rüzgarda saçımın savrulmasını istiyorum.Rahat olmak istiyorum.Kızlığımı yaşamak istiyorum.Allah neden sıcakta pişmemizi istesin anlamıyorum.En rahat din islam değil mi?Bu konuda fikrinizi söylerseniz çok ama çok mutlu olurum.Kendimi hiç iyi hisstemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar.

      Hadisler Kuran'ın açıklaması değildir. Kuran zaten kendi kendisini açıklayan bir kitap olduğunu, en güzel tefsirin (yorumun) da kendisinin olduğunu, Peygamberin sadece Kuran ile öğüt verdiğini ve sadece Kuran ile hükmettiğini sadece Kuran'ı tebliğ ettiğini bildiriyor. Yani İslam dininde kesinlikle HADİS adı altında EK KAYNAK ZİNCİRLER YOKTUR. Hadisler hem kendi içlerinde hem Kuran ile çelişen binlerce iftira içermektedirler bu açıdan KESİN DELİL DE DEĞİLLERDİR.

      Bu yüzden Kuran'ı anlamakta Kuran - hadis - tefsir dediğimiz üçleme yöntemin GERÇEK İSLAMDA HİÇBİR ŞEKİLDE YERİ YOKTUR.

      PEYGAMBERİMİZİN TEK SÜNNETİ VE TEK TEBLİĞ ETTİĞİ, UYGULADIĞI, BİZLERE İLETTİĞİ KAYNAK KURAN-I KERİMDİR.

      Kuran'dan da BAŞÖRTÜSÜ EMRİ ÇIKMAMAKTADIR.

      Ailenizin baskı yapmasına, yaşadığınız bu duruma gerçekten çok çok üzüldüm. Müslüman bir kadın olarak onların isteklerini yerine getirmek zorunda değilsiniz, bir an önce hayata atılıp (inşallah güzel bir eğitimi hedefleyip) onların baskılarından kurtulup kendi ayaklarınızın üstünde durmanızı temenni ederim. Direnebildiğiniz kadar direnin, kimsenin keyfi iftiraları yüzünden istemediğiniz bir şeyi Allah emretmiş gibi yapmak zorunda değilsiniz, eğer bu baskılar size ciddi anlamda fiziki şiddete vs dönmüyorsa, direnin amma böyle abes zulümlere dönerse geçici müddet kendi ayaklarınız üstünde durana kadar ailenizin yanında idarelik kapanabilirsiniz. Sizin gibi, zamanında ailesinden ''başörtüsü tak'' diye zulüm görmüş bir arkadaşım var, o da bu baskılara asla uymamış, üniversitede başka bir şehir yazarak aile zulmünden baskısından kaçmayı başarmış. Şimdi maşallah Kuran'ını okuyor, Allah'ın emirlerini uygulama konusunda azimli olmak istiyor.

      Kuran'ı anlayarak okuyun, her gün ibadetlerinizi Allah'ın istediği şekilde yerine getirin, Allah yolunda doğru bilgi edinme ve doğru bilgiyi yayma yönünde hizmet gösterin, O'na bu şekilde layık bir kulluk etmeye gayret gösterin, Allah bizi böyle iftiraların peşine sürüklenen insanların zulmünden koruyacaktır izniyle. Selamlar.

      Sil
  10. arkadaşlar, numan ali khan'ın bazı kuran yönlendirmelerini beğeniyor ve bazı tebliğlerini gerçekten tebrik ediyorum.

    amma velakin, başörtüsü konusunda, pek çok müslüman gibi, o da bu alışılagelmiş ve aşırı derecede dini bir gereklilik gibi şartlandırılmış geleneği aşamayan birisidir bana göre.

    zaten başörtüsü hakkında açıklama yapanlar hiçbir zaman kuran ayetini yetkince açıklayamıyorlar, sadece kendi kendilerine ''türban takın Allah'ın emridir'' deyip geçiyorlar. Hımar, örtüdür, bunu bile söylemeye dilleri varmıyorlar.

    O yüzden, boş yere ısrarla, şöyle bir yazı yazılmışken, sanki ben hiiiiç karşıt fikirleri yıllardır duymamış, süzgeçten geçirmemiş, araştırma yapmamış, karşıt fikri dinlememişim gibi davranmayın.

    ''türban takın çünkü...'' acıtasyon laflı videolarla gelmeyin.

    sevgiler.

    YanıtlaSil
  11. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. Bunu yayınlamasaniz bile okuyacaginizi biliyorum. Size hakkımı helal etmeyeceğimi öbür dünyada iki elimin yakanızda olacağını söylemek için yazıyorum bunları. Gerçek islam sizin blogunuzda yazdıklarınız değil. Peygamber efendimizin ve eşlerinin hayatı Allahın emirleri dogrultusunda idi. Bu nedenle istediğiniz kadar inkar edin hadisler ile bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Münafik kelimesinin manasını iyi arastirin. Zira cehennemde kafirlerden bile daha altta yeri hazır olanlar kendileridir. Munafiklik alametleri sergiliyorsunuz. Siz örtunmek zorunda değilsiniz. Nefsinize ağır gelebilir. Bu Allah ile sizin aranızda. Ancak ayeti inkar ederek başka insanların da sizin gibi düşünmesine neden olursaniz, tesettür ile ilgili tereddutleri olan insanları bu şekilde yanlış inandirirsaniz islam toplumuna zarar verirsiniz. Ve bu vebali siz alıyorsunuz. Ben size hakkımı helal etmiyorum. Bahsettiğiniz ayet Nur süre 31.ayettir ancak meali yukarıda yazdığınız şekilde değildir. Buradaki meallere bir bakın http://www.kuranmeali.org/24/nur_suresi/31.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx sizin yazdığınız gibi örtülerini göğüs yirtmaclarinin üstüne vursunlar seklinde değildir, bosurtulerini göğüslerinin üstüne salinlar seklindedir. Biraz cesaretiniz varsa paylaşın bunu. Şeytan sizinle birlikte. Peygamber efendimizi sevmiyorsunuz siz. Sakın adını ağzıniza almayın sakin. O kendi nefsinden bir şeyi hayatına uygulamaz. Hadis inkarciligi peygambere iman ile bagdasmiyor. Vicdaninizin bir yerinde bununla ilgili bir sizi hissettiginizi biliyorum. Ha eğer hissetmiyorsaniz sizin kalbinizin karardigini düşünüyorum. Allah sizin gibileri bu ümmetten uzak tutsun ve ıslah etsin inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizi tabi sevmezsiniz ne de olsa devamlı Kuran'dan konuşuyoruz. Siz hadisleri Kuran'ın önüne geçirirken, biz Kuran ile hem o uyduruk hadisleri yok ediyoruz, hem de tek gerçek yolun Kuran yolu olduğunu gösteriyoruz. Sizler anca ayet cımbızlayıp, "Peygamber size ne verdiyse onu alın, peygambere itaat edin" gibi ayetleri alıp bize delil getirmeye kalkarsınız. Fakat o ayetleri bile yanlış anladığınızdan bihabersiniz. Peygamber sadece Kuran'a uymaktadır, o halde peygambere itaat Kuran'a itaatten geçmektedir.

      Hadisleri Kuran'ın önüne geçirerek bizimle baş etmeniz çok zor. En iyisi siz yarım yamalak dini bilginizle bize akıl vermeye kalkmayın. Bir bakın şu bloglardaki yazılara, bir okuyun, bir göz atın, sizce Kuran bilmiyor gibi bir halimiz var bizim? Türban takmakla din öğrenilmez, takva sahibi olunmaz. Takva için onlarca şart gereklidir. İyi bir mümin olmanın yolu Kuran'ı uygulamaktan geçer.

      Sil
  13. BANA KİNİNİ DÖKEN ADSIZ ŞAHISA CEVABIMIN DEVAMI...

    Siz Peygamberin savaşta elalemin masum kadınlara tecavüz ettiği iddia edilen, 9 yaşındaki kızı kendisine eş diye aldığı iddia edilen (HAŞA VE HAŞA VE HAŞA) hadislerinize PARDON hurafelerinize, Peygambere atılan iftiralara İNANIN.

    Peygamberin adını ağzıma alırım, size mi soracağım? Peygamberi de çoook seviyorum, diğer peygamberleri de. Bunu size ispatlamak zorunda değilim. Sizin ne haddinize, siz süper evliyasınız da ben münafık mıyım? Nereden biliyorsunuz pardon da ALLAH Mısınız da haşa, oturup hesaba çektiniz ikimizin benliğini de beni münafık gördünüz?

    Sizin dininiz size, benim dinim bana ve son olarak Ahirette 2 eliniz yakamda olacakmış ya, belki de ŞAŞAKALIRSINIZ KİM BİLİR,BENİM GİBİ ŞERLİ GÖRDÜĞÜNÜZ İNSANLARI CENNET EHLİ BULUP, DOST EDİNDİĞİNİZ VE MÜMİN SANDIĞINIZ AMA ALLAHA İFTİRALAR DÜZEN ŞAHISLARI ÖNDER EDİNİRKEN ONLARIN İNSANLARI CEHENNEME SÜRÜKLEYEN İFTİRACILAR OLDUĞUNU GÖRÜNCE?????

    Şöyle yakardılar: "Rabbimiz, bunu bizim önümüze çıkaranın ateşteki azabını bir kat daha artır. Şerlilerden saydığımız kimseleri, acaba neden görmüyoruz?" (Sad suresi 61, 62)

    YanıtlaSil
  14. Kuran'la arasında mesafe olmayan ve geçmiş kirli bilgilerden bağımsız olarak ayetlere bakabilen herkesin net olarak çıkarabileceği sonuçlar. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  15. "Peygamber ne verdiyse alın" ayetinin savaş ganimetleri hakkında olduğunu ve Peygambere itaatin ancak Kuran'a uymakla olduğunu bilmeyenler(çünkü peygamberin sünneti de Kuran) ayet cımbızlama ve çarpıtma işlemi ile karşımıza çıkmaktalar. Şaşırmadık. Bir de hadislerin doğruluğunu gene hadislerden delil getirme çabası da oldukça komik :) Oysa Kuran eliyor zaten hadisleri.

    Peygamberin hadislerine uymazsak ışid gibi olmamız gerekirmiş bir de:) komikliğin bu kadarı. Işid in sahih hadis kitaplarında yer alan hadislere göre davrandıklarını bilmiyorlar herhalde.

    YanıtlaSil
  16. Arkadaşlar her saçma yorumu burada yayınlayacak değiliz. Yukarıda cevap verdiğim adsız kişisi tatmin olmamış. Son yolladığı ve burada yayınlanmayan yorumunu (aynı şeyleri gevelediği için yayınlamadım) da "İnşallah insanları zehirleyecek tek kelime etmeye gücünüz kalmaz." şeklinde bitirmiş :)

    Çok şükür sapasağlamım, sağlığım yerinde, benim gibi sadece Kuran diyen kardeşler de sağlıklılar çok şükür :)

    Böyle insanlar peygamber der başka şey demezler ama inanın peygamber döneminde yaşasalardı peygambere ilk karşı çıkan bunlar olacaklardı. Kuran'ı beğenmiyor, istemiyorlar baksanıza. Neyse ben yeni dini yazılar düşüneyim de Kuran yetmez diyenleri daha da delirteyim inşallah:)

    YanıtlaSil
  17. Tebrik ederim yazdıklarınız, tespitleriniz için. Sizler gibi mümin hemcinslerimi gördükçe, okudukça içim mutlulukla doluyor. Ağzından hakaret, beddua akan, Kuran'da bahsi geçtiği üzere yeterince "akledemeyenleri" de kafanıza takmayınız.

    YanıtlaSil
  18. Merhabalar, benim de dinin tek kaynağının kuran olduğunu anladıktan sonra, dinime olan bağlılığım arttı. İbadetlerimi ve kuranda geçen ilkeleri hayatımda tam anlamıyla uygulamaya gayret etmeye başladım. Merak ettiğim bir konu var. Şimdi gele gele aklına bu soru mu geldi diyebilirsiniz ama merak ettiğim şey şu: Denize kıyısı olan bir şehirde yaşıyorum ve denizde vakit geçirmeyi seviyorum. Müslüman bir kadın yazdığınız yazıya göre bir plajda nasıl giyinmeli? Anladığım kadarıyla müslüman bir kadın Allah' ın sınırlarını aşmadan, ancak haremlik selamlık bir uygulama ile denize girebilir. Çünkü haşema hariç bu sınırları gözeten bir mayo görmedim ben. (Lütfen art niyetli olarak algılamayın sorumu. )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsettiğim erkek şortu da, erkeklerin denizde giydikleri deniz şortu. Ben giydiğimde, göze erkek şortu gibi gelmiyor. Bir sürü renkli desenlisi filan var :)

      Sil
  19. Serdar Bey Selam :) Bence çok güzel bir soru sordunuz. :)

    Ben erkek şortu giyiyorum diz üstünde. Bedenini ona göre alıyorum, öyle bol filan durmuyor. Üzerine de normal kadınlar için olan deniz mayosu giyiyorum. Dekoltesi filan yok, her yeri kapalı.

    Kadınlar yeter ki istesin, giyim konusunda çözüm bulmada iyiler.

    Teşekkür ediyorum bu soruyu sorduğunuz için.

    YanıtlaSil
  20. İlginiz için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  21. Namaz kılarken ve de camide başımız açık olabilir mi yani? Bana başım kapalı olduğu halde tuhaf bakıyorlar bilerek yakınıma ( namazı salgından dolayı bahçede kılıyorum) yaklasmiyorlar. Sizde nasıl bir tepki veriyorlar? Meraktan soruyorum.
    Onun dışında şu kişiler hariç deniyor. Onların hepsinin yanında dekolte giyilebilir mi yani? Yanıtlarsanız çok sevinirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam. Namaz kılarken başörtülecek diye bir şart yok, bu geleneksel bir şey. fakat ben camide örtüyorum. sebebi ben oraya Allaha ibadete gidiyorum, birilerine laf anlatmaya değil. Rabbim ile baş başa ibadetimi huşu ile yaşamak istiyorum durup onunla bununla din tartışarak huşumu dağıtamam. başörtüsü takmak günah değil sonuçta, takılabilir.

      Sil
  22. Bazı arkadaşlar, ısrarla hadislerle İslam'a delil getirmeye çalışıyor, onlara elbette cevabımız var.
    Hadislerin dini kaynak olamayacağını, dinin tek kaynağının Kuran olduğunu defalarca anlattık. Ona rağmen hadislerle yorum getirmeye kalkıyorlar, biz de yorumlarını yayımlamayınca rahatsız oluyorlar.

    Hadisçi Tayfaya tekrar cevap verelim.
    Hadisler Peygamberin ağzından çıkan sözler değildir. Çoğu Kuran ile ve hatta birbiri ile çelişir. Dolayısıyla çoğu Peygambere atılmış iftiralardır. İçlerinde gerçekten Peygamberin sözü olsa bile, hiçbir zaman kesin delil olamazlar. Ayrıca, içlerinde bir sözü beğenebiliriz, herhangi bir filmde de İslam ile çelişmeyen güzel bir öğüt cümlesi bulunabilir.

    Dinin kaynağı yalnızca Kuran'dır.

    YanıtlaSil
  23. Çok cesaretliyim ve görüldüğü gibi yorumunuzu da aşırı iç rahatlığı ile paylaştım :)))
    Bu cesareti nereden mi alıyorum? Allah'ımın indirdiği tek gerçek delil olan kitabımız Kuran'ı Kerimin ve sevgili peygamberimizin TEK GERÇEK SÜNNETİ olan Kuran'ı Kerim'in yolunda gitmekten alıyorum.

    Sandığınız gibi içimde hiiiiiç bir iç sızısı filan yok :) Allah'ıma kulluk ettikçe, O'nun yolunda çalıştıkça kitabı ile aklımı kalbimi doldurdukça HUZUR BULUYORUM VE ÇOOOK MUTLUYUM :) İÇİMDEKİ TÜM SIZILARI ÇOK ŞÜKÜR ALLAH'IMIN VE SON PEYGAMBERİMİN GERÇEK SÜNNETİ GİDERDİ YERLE BİR ETTİ ELHAMDÜLİLLAH :)

    Ah ah, demek paylaştığım ayetin çevirisi yanlışmış :)) Hayır sevgili kindar (bana kin duymanız çok normal çünkü sizle aynı tarafta değiliz) şahıs. Çok üzülseniz, içten içe delirseniz de AYETİN DOĞRU ÇEVİRİSİ PAYLAŞTIĞIM ŞEKİLDE. HIMAR ÖRTÜ DEMEKTİR.

    Bazı arkadaşlar hımar eskiden atların boyun baş bölgesine deniyordu filan diye bir şeyler de yollamış. O arkadaşlara da sesleneyim buradan yeri gelmişken. ATLARIN BOYNUNDAKİ BAŞINDAKİ SİYAH YERLERE DENİYOR SEVGİLİ ARKADAŞLAR. Adı üstünde ATLARIN VÜCUDUNDAKİ SİYAH TÜYLERİN OLDUĞU YERLERE DENİYOR. BAŞ ÖRTÜSÜNE DENMİYOR YANİ.

    Gelgelelim, diğer meal çevirilerini bana örnek göstermişsiniz.

    Sayın ADSIZ, piyasadaki bütün çeviriler KUSURLUDUR. Her biri her konuda, hurafe kitaplara uyumluluk olsun diye alakasız çevirileri yazmışlardır. Bir kelimenin anlamını apaçık bambaşka şekilde yazan mealler çoook fazla.

    Bunlara biraz örnek verelim. Örneğin huri kelimesini ısrarla seks partneri anlamına gelecek şekilde empoze ederek yansıtırlar. bu konu hakkında şöyle bir çalışma var:

    Ya da örneğin Kuran'da tomurcuklu meme gibi bir ifade geçmez. Ama ısrarla başka meallerden kopya çekerek veya hurafelerle uydurmak için veya kendi fantezilerini katma amacıyla bu şekilde çevirmiş olabilirler

    Örneğin nisa 34 de kadın dövmeye asla izin yoktur. kadın dövmek, Kur'an'ın 1 insanı nasıl düzeltebileceğimiz yönündeki açıklamaları ile apaçık çelişir. Allah firavuna bile tatlı dili önermiş, insanlara öğüt verip doğru yola düzgün olmaya çalışırken kabalığa şiddete zorbalığa sapmamamız gerektiği yönünde anlatılar yapmıştır. Dövmek diye çevrilen kelime darabedir. anlamları içinde dövmek vardır ama başka anlamları da vardır. Nisa34 de bu kelimenin dövmek anlamı ile değil (çünkü bu durumda öğüt vermemiz 1 insanı düzeltmek için gösterilen diğer emirlerle çelişir) öteki anlamları ile ele alırız (çıkarmak, yollamak, göndermek gibi anlamları ile)

    Hımar kelimesi de SADECE ÖRTÜDÜR. Kendi geleneklerine uydurmak ve kendilerince AYETİ DAHA İYİ AÇIKLAMAK ADINA BAŞÖRTÜSÜ YAZMAKTALAR. HALBUKİ ALLAHIN AYETLERİ ZATEN APAÇIK. BAŞÖRTÜSÜ DE DEĞİL BU KELİMENİN ANLAMI. Hani diyeceğim o ki, bazen bir kıssada önceki ayete göre hangi kişiden bahsedildiği anlaşılır ve parantez içinde yada direk meale o kişinin adı yazılır, o ayetin bire birinde olmasa bile. BÖYLE BİR ÇEVİRİ DEĞİL BU. DÜPEDÜZ KENDİ HURAFENE, ARZUNA, İSTEĞİNE, GELENEĞİNE UYDURMA ÇABASI.

    Ayette "kendiliğinden belli olan bölgeler dışında" diye bir ifade geçiyor örneğin. Bunu da ısrarla "görünmesi mecbur olan yerler" diye anlatıyorlar. Halbuki ayette böyle yazmıyor. Buradan da anlıyoruz ki, kadın gerekli örtünmeyi yapıyor ama bosbol giymesi de şart değil poposu, göğsü gibi şişkinlikler haliyle orada böyle bir organ olmasının verdiği şişkinlikler olabilir.

    YanıtlaSil